BÜLTEN 2021/3

İstanbul Sözleşmesi Bizim. Vazgeçmiyoruz!

 
Türkiye 1 Temmuz itibariyle, dünyada kadına yönelik şiddetle mücadele için yazılmış en kapsamlı sözleşme olan İstanbul Sözleşmesi’nden imzasını geri çekti. Bu talihsiz kararın hali hazırda kadına yönelik şiddetle mücadele yükümlülüğünü tam anlamıyla yerine getirmeyen ve kadınların güçlenmesini desteklemekten uzak politikalar üreten Türkiye’nin, bundan böyle kadına yönelik şiddetle mücadeleye dair siyasi irade göstermeyeceğine dair beyanı olduğu açık.

Şiddetin kaynağı olan toplumsal cinsiyet eşitsizliğini tanımayan, aksine kadınları geleneksel rollere hapsederek toplumsal cinsiyet eşitsizliğini derinleştiren, LGBTİ+ları hedef göstererek ayrımcılığı ve nefret söylemini teşvik eden politikalar, şiddet faili erkeklere cesaret veriyor, cezasızlık failleri ödüllendiriyor. İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmek başta olmak üzere tüm bu politika ve uygulamalar kadınların menfaatinden uzak, hatta kadınlara karşı bir saldırının fotoğrafı.

Tüm bunlar olurken, bizler, yıllardır bu alanda mücadele eden feministler biliyoruz ki kadınların mücadelesinin, dirayetinin ve direnişinin geri dönüşü yok. Bugün kadınların hayatlarını erkeklerin ellerine bırakanlara öfke duymakla yetinmiyoruz. Birbirimize umut veren, bizlere değiştirme, yeniden kurma, dünyayı yerinden oynatma gücü veren dayanışmamızla güçlenmeye devam ediyoruz. Dayanışmamızdan güç alarak diyoruz ki İstanbul Sözleşmesi ve sunduğu değerler bizim için yürürlüktedir.



İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyoruz! Bizim için bitmedi!


Kadınlar Türkiye’nin sözleşmeden ayrılma kararına karşı Türkiye’nin dört bir yanında sokaklara çıktı, gün boyu sosyal medyada isyanlarını paylaştı. İstanbul’da binlerce kadın Tünel, Beyoğlu’nda bir araya gelerek “İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyoruz! Bizim için bitmedi!” dedi. Polisin engellemesine rağmen saatlerce birlikte sokakta isyan ve itirazlarını dile getirdikten sonra “Nasıl bu sözleşmeyi mücadelemizle var ettiysek, bugünden sonra da daha eşit, daha özgür günleri birlikte var edeceğiz. Yaşasın Kadın Dayanışması!" diyerek eylemi sonlandırdılar. Sözleşmeden, haklarımızdan, mücadelemizden vazgeçmiyoruz!
 
Psikolojik Destek Çalışmaları Atölyesi’nde deneyim paylaştık
 


9-10-11 Temmuz tarihlerinde "Kadına Yönelik Şiddet Alanında Psikolojik Destek Çalışmaları Atölyesi" düzenleyerek kamu ve sivil toplum kuruluşlarında kadına yönelik şiddet alanında çalışan 24 psikologla buluştuk. Atölyede; kadına yönelik şiddetin ruhsal dinamikleri ve etkileri, kadına yönelik şiddetle mücadelede feminist yöntemlerle ruhsal ve sosyal çalışma, sığınak çalışması, çocuk çalışması, ikincil travma ve özbakım konularında deneyim paylaşımları yapıldı. Aynı zamanda çeşitli kurumlarda çalışan psikologlar kurumsal dinamikler ve ruhsal çalışma çerçevesinde kendi deneyimlerini paylaştılar. Bu atölye ile şiddete maruz bırakılan kadınlarla yürütülen ruhsal destek çalışmalarında feminist yaklaşımın önemini yeniden hatırladık. Alanda yürütülen çalışmalarda toplumsal cinsiyet rollerini ve erkek şiddetine dair mitleri yeniden üreten yaklaşımların ya da erkek şiddeti meselesinin cinsiyet bağlamını dikkate almayan ana akım pratiklerin kadınlarla dayanışmada yarattığı zorluğu gördük. Bu doğrultuda kadınlarla yürütülecek ruhsal destek çalışmalarının, feminist yaklaşım ve pratiklerle uygulanmasının kadınların güçlenmesi için onlara alan açan, kadınlarla hiyerarşik olmayan bir dayanışma ilişkisini kuran ve tüm bu kişisel pratikten politikaya toplumsal bir dönüşümü önüne koyan bir yöntem olduğunu tartıştık. Atölye katılımcıları ile paylaşım ve dayanışmayı sürdürmek adına önümüzdeki süreçte onları da bir önceki atölye katılımcıları ile kurduğumuz iletişim ağına dahil etmeye, feminist psikoloji/psikoterapi konularında derinleşmek ve sürekli ihtiyaçlarımız için süpervizyon desteği yaratabileceğimiz yeni alanlar açmaya karar verdik.

Gönüllülerle Mor Buluşmalar’da bir araya geliyoruz
 
Mor Çatı ile tanışmak ve gönüllü olmak isteyen kadınlarla bir araya geldiğimiz Mor Buluşmalar kapsamında 10 Haziran’da Mor Çatı’nın sığınak deneyimini konuştuk. Kadın sığınakları, erkek şiddetine maruz kalan kadınların çocuklarıyla birlikte kalabilecekleri, şiddetten uzak ve bağımsız bir yaşam kurmak için ihtiyaç duydukları sosyal, psikolojik, hukuki vb. destekleri alabilecekleri yerlerdir. Buluşmada sığınak kavramını ve sığınakların erkek şiddetine karşı mücadeledeki yerini tartıştık. Kadın sığınaklarında kadın ve çocukların güçlenmesinin hangi yöntemlerle mümkün olabileceği ve sığınak ortamının kadın ve çocukların güçlenmesi için nasıl düzenlenebileceğini Mor Çatı sığınağı deneyiminden yola çıkarak aktardık. Türkiye’de kadın sığınaklarının büyük bir kısmı Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından yürütülüyor. Biz de tartışmayı devlet sığınaklarında kabul ve işleyişin hangi şartlarda yapıldığını ve öne çıkan sorunları aktararak sonlandırdık.

29 Temmuz’da ise Flört Şiddeti konuşmak için bir araya geldik. Flört şiddeti, flörtün yeni yeni başladığı dönemde romantik ilişkilerde yaşanan şiddete işaret eden bir kavram. Buluşmada flört şiddetinin tanımını yaparak kendine özgü dinamiklerini ve karşımıza çıkış biçimlerini ele aldık. Flört şiddetine maruz kalan kadınlarda neden olduğu etkilere, korku, suçluluk, güvensizlik gibi duyguların nasıl deneyimlendiğine dair paylaşım yaptıktan sonra sağlıksız bir ilişki nasıl tariflenebilir ve güvenli ilişki ile şiddet içeren ilişkinin farkları nedir sorularıyla tartışmamızı sürdürdük. Buluşmayı bitirirken şiddete maruz kalındığında ne yapabileceğimizi ve flört şiddeti yaşayan tanıdıklarımıza nasıl destek olabileceğimiz konularında paylaşımlarda bulunduk.
 
Ev içi şiddetin çocuklara etkisini konuştuk
 

Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Komitesi’nin izleme sürecine katkı sunmak amacıyla Mor Çatı olarak bir gölge rapor hazırlığı içindeyiz. Gölge raporda kullanmak üzere bilgi ve deneyim toplamak amacıyla 25-26 Haziran’da odak grup toplantıları düzenledik. Mor Çatı gönüllüsü olan ya da başka kamu ya da bağımsız kurumlarda çalışan sosyal çalışmacı, psikolog ve avukatlarla düzenlediğimiz 3 odak grup toplantısında çocukların ev içi şiddetten nasıl etkilendiklerini, kadınların şiddetten korunmak için başvurdukları mekanizmalarda çocukların hangi hak ihlallerine uğradıklarını, bu konudaki yükümlülüklerin nasıl yerine getirildiğini konuştuk. Topladığımız bilgilere ek olarak bu sorular etrafında bilgi edinme başvuruları yaptık. Raporumuzu Kasım ayında paylaşacağız.

 
Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Yasalarının Uygulanmasında Baro Adli Yardım Bürolarının Rolü izleme raporumuz yayınlandı

Şiddete maruz kalan kadınların 6284 sayılı Kanun, ısrarlı takip ve aile hukukunu ilgilendiren davalar kapsamında ulusal ve uluslararası yasalar çerçevesinde var olan haklarına erişebilmek için baroların adli yardım bürolarına yaptıkları başvurularda aldıkları destek hizmetlerini izlemek amacıyla yürüttüğümüz çalışmanın raporu yayınlandı. Aralık 2019’dan Nisan 2021 sonuna kadar devam eden izleme çalışmasında kadınların adalete erişimlerinde baroların adli yardım bürolarınca kadınlara verilen hukuki desteklerin kapsamının ve niteliğinin tespiti ve iyileştirilmesini amaçladık.

Bu çalışma ile şiddetten uzaklaşmak için mücadele eden kadınların ulusal ve uluslararası hukuktan doğan kazanılmış haklarını kullanırken karşılaştıkları sorunların görünür hâle gelmesini ve şiddeti önlemek için etkili olacak ve kadınların güçlenmesini sağlayacak mekanizmaların kurulmasını hedeflemekteyiz.

 
Yayınlarımızdan Adaletin Cinsiyeti: Erkek Şiddeti ile Mücadelede Hukuki Deneyimler kitabı yeniden basıldı
 

6 yıl aradan sonra yeniden bastığımız kitapta kadınların yasal mekanizmalara ulaşmalarının zor olduğuna ve uygulamada ortaya çıkan görünmez duvarların bu zorlukları pekiştirdiğine dair tespitimizi tekrar ediyoruz. Geçen zamana rağmen İstanbul Sözleşmesi’nin uygulamasının tam anlamıyla yapılmaması ve Grevio raporunda belirtilen tavsiyelerin hayata geçirilmemesi gibi öncelikli sorunlar varken ve sözleşmenin varlığının ve maddelerinin tartışmaya açılmasını dahi endişe verici bulurken 20 Mart 2021’de Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekildiği haberini aldık. İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmek, erkek şiddetiyle mücadelede erkek egemen hukuki yaklaşımı güçlendirme ve kadınları şiddete mahkum etme anlamına gelmektedir. Bu kararın, bu kitapta etraflı bir şekilde tartıştığımız sorunların derinleşmesine neden olarak kadınlar için adaleti imkansız hale getireceğini öngörmekteyiz. Umuyoruz ki bu kitap bize olduğu gibi okuyucusu kadınlara da güç verir.

 
2020 yılı faaliyet raporumuz İngilizce olarak da web sitemizde
 


Okumak ve paylaşmak için tıklayınız.
 
“Sığınak istiyoruz” kampanyası devam ediyor.
 
Kadın Sığınakları ve Dayanışma Merkezleri Kurultayı bileşenlerinin son kurultayda karar verdiği “sığınak istiyoruz” kampanyası, 5 Mayıs tarihinde #Sığınakİstiyoruz etiketiyle yapılan sosyal medya eylemi ile başladı. Eylemde sığınak talebimiz ve devlet ile yerel yönetimlerin sığınak açma yükümlülüğü hatırlatıldı. 9 Haziran’da #SığınaklarNasılOlmalı etiketi kullanılarak sığınakların her kadın ve yanlarındaki çocukların ayrımcılığa uğramadan kabul edildiği ve nitelikli sosyal destek alabildikleri yerler olmaları gerektiği hatırlatıldı. 13 Temmuz’da #KadınlarSoruyor etiketiyle merkezi ve yerel yönetimlere kadına yönelik şiddetle mücadeleye dair yükümlülüklerini ne kadar yerine getirdikleri soruldu.

Kurultay bileşenleri olarak ayrıca 27 Mayıs’ta “Nasıl bir sığınak istiyoruz?” sorusu etrafında bir toplantı düzenledik. Bu toplantıda ŞÖNİM’de çalışmış emekli bir sığınak çalışanı ve İzmir Kadın Dayanışma Derneği’nden Seher Gündoğan devlet sığınaklarında yaşanan deneyimi aktardı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi sığınağından Ayşegül Arslan Kuşçu sığınağın nasıl yürütüldüğünden bahsetti. Mor Çatı’dan Ayşegül Özadak, Mor Çatı sığınağının nasıl yürütüldüğünü aktardı. Katılımcıların soru ve deneyim aktarımları devam eden tartışmada şiddetle mücadelede sığınakların sayısal çokluğunun ötesinde sığınak işleyiş politikasının ne kadar belirleyici ve önemli olduğunun üzerinde duruldu.  



Kadına yönelik şiddetle mücadelede izleme ve veri toplama, alandaki eksikleri tespit ederek politika oluşturmak için oldukça önemli. Bu nedenle bileşen örgütler olarak 6 Temmuz’da Açelya Uçan ve Burcu Yeşiladalı’nın izleme çalışmalarımıza dair uzman sunumları eşliğinde “Erkek Şiddetiyle Mücadelede Sığınaklar ve Da(ya)nışma Merkezleri İzleme Raporu Hazırlık Atölyesi” başlıklı bir toplantı düzenledik.

Sığınak İstiyoruz kampanyamız devlete ve yerel yönetimlere ilettiğimiz bilgi edinme başvuruları ile devam ediyor. Gelecek yanıtlar ve alandaki deneyimimiz kapsayan kapsamlı bir rapor ile kampanyayı sonlandıracağız.
 
Ara Kurultay için bir araya geldik
 
 
Kadın Sığınakları ve Dayanışma Merkezleri Kurultayı bileşenleri olarak her yıl bir Ara Kurultay düzenliyoruz. Ara Kurultay hem bileşenlerin ihtiyaçlarına yanıt vermek ve Kurultay örgütlenmesini güçlendirmek hem de Ana Kurultay’a hazırlık amacıyla düzenleniyor. Ana Kurultay’ın ana başlığı, sunulacak tebliğler, gerçekleştirilecek atölyeler Ara Kurultay’da genel hatları ile belirleniyor. Bu yıl 17 Haziran’da Ara Kurultay’da çevrimiçi olarak bir araya gelerek bileşenler olarak ihtiyaçlarımızı, yürütmekte olduğumuz “Sığınak İstiyoruz” kampanyasını ve Kasım ayında düzenlenecek 24. Kadın Sığınakları ve Dayanışma Merkezleri Kurultayı’nın ana temasını tartıştık. Bileşenler kampanya çalışmaları sürerken Kurultay için hazırlanmaya devam ediyorlar.


 
Instagram
Twitter
Facebook
YouTube
Email


Mor Çatı’ya destek olmak için neler yapabilirsiniz?

Gönüllümüz olun | Bağışçımız olun

Bizimle iletişime geçmek için lütfen [email protected] adresini kullanın, bu maili cevaplamayın.

Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı
Tüm Hakları Saklıdır. © 2020

Abonelikten Çıkın