BÜLTEN 2023/2


 


2023 yılının sonuna geldiğimiz bugünlerde, sizlerle bu yıl kadına yönelik erkek şiddetiyle mücadele adına yürüttüğümüz çalışmaların bir kısmını paylaşıyoruz. 1990 yılından bu yana Mor Çatı gönüllüsü kadınların ve siz destekçilerimizin katkısı ile şiddete karşı dayanışmamızı ördük. Dayanışmamızın daha da büyüyeceği bir yıl diliyor ve desteklerinizle güçleniyoruz.

Gönüllümüz olmak isteyen kadınlarla bir araya geldik
 
Mor Çatı ile tanışmak ve gönüllü olmak isteyen kadınlar için gerçekleştirdiğimiz, Mor Çatı deneyimini ve şiddetten uzaklaşmak için mücadele eden kadınları nasıl desteklediğimizi paylaştığımız üç Mor Buluşma ve ardından düzenlediğimiz gönüllü atölyesini 30 kadının katılımıyla gerçekleştirdik. İlk buluşma olan Toplumsal Cinsiyet buluşmasında cinsiyet rolleri ve bu rollerin hayatlarımıza olan etkisine dair deneyimlerimizi paylaştık. 14 Ekim'de Mor Neden Feminizm buluşmasında feminizmin dünya ve Türkiye'de tarihsel sürecinin yanı sıra feminist mücadele ve dayanışmamızı konuştuk. Hak İhlalleri ve Kazanımlarımız konulu Mor Buluşma’da gerçekleştirdik. Bu buluşmada feminist mücadelenin hukuki alandaki kazanımlarını, 6284 sayılı Kanun, Medeni Kanun ve Ceza Kanunu’nda kadınları ilgilendiren düzenlemeleri konuştuk. Gönüllü Atölyesi’nde ise Mor Çatı'nın kadına yönelik erkek şiddetine yaklaşımını, kadınlarla Dayanışma Merkezi ve sığınak üzerinden kurduğumuz dayanışmayı, sınırlarımızı ve Mor Çatı'daki gönüllülülük alanlarını detaylıca konuştuk. Bu atölyede hem Mor Çatı'nın yaklaşımını aktarma fırsatı bulduk, hem de kadınlarla bir araya gelip deneyimlerimizi paylaştığımız ve dayanışmayı çoğalttığımız bir alan yarattık.
 
“Her türlü şiddeti uygulamak suçtur, şiddetsiz bir hayat hakkınız”



25 Kasım Uluslararası Şiddetle Mücadele Günü’nde hazırladığımız kampanya ile kadınlara yönelik fiziksel, psikolojik, ekonomik gibi farklı şiddet türlerini vurgularken, şiddete maruz kalan kadınların 6284 sayılı Kanun kapsamında başvurabilecekleri haklarına ve destek alabilecekleri mekanizmalara dair bilgi vermeyi hedefledik. Bu kapsamda hazırlanan videoyu Mor Çatı’nın sosyal medya hesaplarında ve İstanbul'da bulunan metro ve marmaray reklam alanlarında yayınladık. Ayrıca kampanya dahilinde hazırlanan billboard görsellerimiz Büyükçekmece, Küçükçekmece, Beşiktaş, Sarıyer ve diğer ilçelerin sokaklarında paylaşıldı.  
İstanbul Sözleşmesi Bizim! Vazgeçmiyoruz!

İstanbul Sözleşmesi’ne dair bir gece yarısı alınan hukuksuz karardan 3 yıl sonra, 28 Kasım’da Danıştay’da Mor Çatı, Antalya Kadın Danışma Merkezi ve Dayanışma Derneği, Kadın Dayanışma Vakfı ve Kadının İnsan Hakları Derneği’nin sözleşmeden çekilme kararının iptali için açtıkları davalar görüldü. Danıştay’a verdiğimiz beyana buradan ulaşabilirsiniz.
 
Depremden etkilenen bölgelerde kadınların şiddetten uzaklaşma deneyimlerine ve destek mekanizmalarına dair izleme çalışmaları yürütmeye devam ediyoruz.
 
Mor Çatı olarak 6 Şubat 2023’te gerçekleşen ve 10 ili etkileyen depremler sonrasında, depremden etkilenen illerde kadına yönelik şiddetle mücadele mekanizmalarının ve şiddete maruz kalan ya da kalma riski altında olan kadın ve çocukların durumunu izlemeye devam ediyoruz. 20-24 Şubat ve 25-28 Nisan tarihleri arasında Malatya, Adıyaman, Kahramanmaraş, Gaziantep, Hatay ve Adana’ya iki saha ziyareti gerçekleştirdik. Ziyaretlerimizde hem bölgede hizmet sağlayan kamu kurumları ve belediyelerle hem de kadın örgütleri, sivil toplum kuruluşları ve diğer sivil oluşumlarla görüştük; deneyimlerini dinledik ve şiddete maruz kalan kadınlara destek vermekle yükümlü olan kamu mekanizmalarında süreç içindeki dönüşümü takip ettik. Gözlemlerimize Mart ayında ve Temmuz ayında yayınladığımız raporlarımızdan ulaşabilirsiniz.
 
Kadına yönelik şiddeti önleyici çalışmalara feminist yaklaşımlar
 


Dayanışma merkezimiz ve sığınağımızda erkek şiddetine karşı yürüttüğümüz mücadelede çoğunlukla kadınları şiddete maruz kaldıktan sonraki süreçte destekleyip güçlendirirken bir yandan da ilişki içindeyken yaşadıkları tedirginlikleri, şiddetin sinyallerini ve temellerini de konuşmak için alan açmaya yönelik önleyici çalışmalar yapıyoruz. Devletin şiddetle mücadelede önleyici çalışmalara dair net ve kapsamlı bir yol haritası sunan İstanbul Sözleşmesi’nden çıkış kararının ardından bu çalışmayı kavramsal çerçevesi ve uygulamaları ile daha somut biçimde odağımıza almaya karar verdik. Öncelikli olarak Avrupa ülkelerinden feministlerin önleyici çalışmalara dair deneyimlerini dinlemek amacıyla 11 ve 25 Mayıs tarihlerinde iki çevrimiçi toplantı düzenledik. 11 Mayıs’ta düzenlediğimiz çevrimiçi toplantıda Belçikalı feminist örgüt Garance’dan Irene Zeilinger, 25 Mayıs’taki toplantıda Polonyalı feminist örgüt Fundacja Autonomia'dan Agata Teutsch örgütlerinin deneyimlerinden hareketle kadına yönelik şiddetle mücadelede önleyici çalışmaları ve uyguladıkları feminist yöntemleri aktardılar. Daha sonra 27 Mayıs’ta düzenlediğimiz yüz yüze bir kapalı toplantı ile şiddetle mücadelede önleyici çalışmalar yürüten örgütlerden kadınlarla bir araya gelerek Türkiye özelinde feministler olarak kadına yönelik şiddetle mücadelede önleyici çalışmalara dair birlikte düşündük; önleyici çalışmanın feminist yollarını tartıştık. Kendimizi güçlendirmeye odaklandığımız bu çalışmaların yanı sıra, Mor Çatı Anlatıyor podcast serimizin ikinci sezonunda seçtiğimiz konuların odağını da bu konu oluşturdu. 8 bölümden oluşan podcast serimizde hangi davranışların ekonomik şiddet biçimi olduğunu, kadınların hayatlarına dair karar verme hakkını, gebeliğe nasıl karar verdiğimizi, güvenli cinselliği, şiddetin sinyallerini, şiddetin sorumluluğun kimde olduğunu ve şiddete karşı gücümüzü tartıştık. Bununla birlikte hazırladığımız çeşitli videolar ve görseller içeren bir sosyal medya kampanyası ile şiddetin nedenlerini ve sinyallerini ele aldık. “Hayatımıza dair kararları kim veriyor?”, “İlişkinizde kocanızı/partnerinizi öfkelendirmemek için kaçındığınız davranışlar var mı?”, “Güvenli cinsellik yaşıyor muyum?”, “Sorun kimde?” ve son olarak “Sınırlarınızdan vazgeçmek sevgi ve güvene dair değil” başlıkları altında hazırladığımız kampanya ile şiddetin temelinde yatan eşitsizliklerin ve bunların kadınlar olarak gündelik hayatımıza farklı yansıma biçimlerinin altını çizdik; şiddetin ancak eşitliğin kurulması ile mümkün olduğunu vurguladık.
 
26. Kadın Sığınakları ve Dayanışma Merkezleri Kurultayı’nda “Kadına Yönelik Şiddetle Mücadelede Önleyici Çalışmalar” hakkında tartışma yürüttük
 


Kurultayın 26. Yılında 300 kadın İzmir Kadın Dayanışma Derneği ev sahipliğinde İzmir’de 4-5-6 Kasım tarihlerinde bir araya geldik. Kurultay, Belçika’da çalışmalar yürüten Garance örgütünden Irene Zeilinger’ın “Şiddetten uzak yaşam önleyici çalışmayla başlar” başlıklı konuşması ile başladı. Zeilinger, şiddeti ortadan kaldırmada birincil önleme çalışmasının önemini paylaştı. Kurultayın ilk oturumunda ise önleyici çalışmaların önemi, İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı Kanun’un uygulanması bağlamında tartışılırken, şiddeti ortadan kaldırmanın toplumsal cinsiyet eşitliğini tesis etmekle mümkün olduğu ortak olarak vurgulandı. Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı gönüllüsü Selime Büyükgöze, İstanbul Sözleşmesi’nin önleyici çalışmalara dair öngördüğü çerçeveyi tartışmaya açarak önlemenin yalnızca toplumsal cinsiyet eşitliği perspektifi ile yapısal dönüşüm sağlamayı hedefleyerek yapıldığında sonuç vereceğini paylaştı. EŞİK üyesi Gökçeçiçek Ayata ise Türkiye’de kadınların haklarına yönelik saldırılara işaret ederek Türkiye’nin üye olduğu diğer sözleşmeler bağlamında sorumluluklarını hatırlattı. Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı gönüllüsü Açelya Uçan ise önleyici çalışmayı konuşurken akut şiddet öncesi, şiddeti durdurup adını koyabilmenin yolları üzerine de konuşmak hakkında sunum yaptı.

İkinci oturum ise Afet ve kriz dönemlerinde önleyici çalışmalar başlığında Afet için Feminist Dayanışma’dan Tuğçe Canbolat ve Kadın Koalisyonu’ndan Gül Erdost’un sunumları ile devam etti ve deprem bölgesinde yürüttükleri çalışma ve afetlere toplumsal cinsiyet bakış açısı ile hazır olmayı tartıştılar. Türkiye Aile Planlaması Vakfı’ndan Deniz Özkor Cinsel Sağlık Hizmet ve Haklarına Erişimde Koruyucu ve Önleyici Çalışmalar başlıklı sunumunda kapsamlı cinsel sağlık eğitimlerinin önemini vurguladı. Kadının İnsan Hakları Derneği’nden Duygu Dokuz ise Belediyelerde KİHEP (Kadının İnsan Hakları Eğitim Programı) uygulamalarının kadınlar açısından güçlendirici etkisinden bahsetti.

Kurultay ikinci gününde tematik atölyeler ile devam etti ve 6 Kasım Pazartesi günü atölyelerden çıkan sonuçların paylaşılması ve tartışılması ile son buldu.

Kurultay sonuç bildirgesine buradan ulaşabilirsiniz.


 
Ev içi şiddet bağlamında velayet ve görüş hakkını Türkiye ve Yunanistan örnekleri ile tartıştık
 
10 Nisan'da "Ev içi şiddet bağlamında velayet ve görüş hakkı" başlıklı çevrimiçi bir webinar gerçekleştirdik. Avrupa Şiddet Karşıtı Ağ’dan feminist Kiki Petroulaki ile Mor Çatı gönüllüsü Ayşegül Özadak, ev içi şiddetin özellikle velayet davaları ve görüş hakkı durumlarında çocuklar üzerindeki etkilerini Yunanistan ve Türkiye örnekleriyle üzerinden paylaştılar. Toplantı boyunca kadına yönelik ev içi şiddet söz konusu olduğunda velayet süreçlerinde kadınlar ve çocuklar nasıl zorluklar ve hak ihlalleri yaşıyorlar, görüş hakkı verilirken kadınlara ve çocuklara yönelik koruma mekanizmaları neler ve feministler olarak nasıl mücadele stratejileri geliştiriyoruz soruları etrafında bir tartışma yürütüldü. Yapılan tartışmalarda ev içi şiddetten etkilenen kadın ve çocukların farklı ülkelerde de olsa benzer sorunlarla karşılaştıklarını gördük. Sorunlar benzer olsa da, her iki ülkede de feminist mücadelenin varlığıyla farklı çözümler ürettiğimizi bir kez daha vurguladık.
 
Şiddetin Normalleştirilme Süreci kitabımızı Åsa Eldén ile konuştuk
 
Şiddetin Normalleştirilme Süreci kitabımızın 3. baskısını duyurmak amacıyla İsveç’li feminist örgüt Roks’tan Åsa Eldén ile bir çevrimiçi toplantı düzenledik. Toplantıda Mor Çatı gönüllüleri Berna Ekal ve Leyla Soydinç, Åsa Eldén ile “normalleştirme süreci” kavramını, şiddetin nedenlerini ve kadınlar üzerindeki etkilerini, bunlara dair toplumda yerleşmiş algıları, kitabın çevirmeni Berna Ekal’i kitabı Türkçe’ye çevirmeye teşvik eden nedenleri, ve ilk baskısı 1984 yılında yapılan kitabın bugün Mor Çatı’da erkek şiddetine karşı yürüttüğümüz mücadelede neden hala önemli olduğu üzerine konuştular. Toplantıda Åsa Eldén İsveç’te kadına yönelik şiddetle mücadele alanındaki güncel gelişmeleri de paylaştı. Yakın zaman önce bir kadına yönelik şiddet davasında “normalleştirilme süreci” kavramının kullanıldığını bunun kavramın yerleşmesindeki etkisini aktardı; ayrıca kitabın yazarı Eva Lundgren’in kitaba kadına yönelik şiddetin çocuklar üzerindeki etkisini tartışan yeni bölümler ekleyerek yeniden basım için hazırladığının müjdesini verdi. Toplantıyı Youtube kanalımızdan izleyebilirsiniz.

Feminist akademisyen Eva Lundgren tarafından 1984 yılında yayınlanan Şiddetin Normalleştirilme Süreci’nin Türkçe çevirisi Mor Çatı gönüllüsü feminist akademisyen Berna Ekal tarafından yapıldı ve ilk olarak 2009 yılında basıldı. Kitabın üçüncü baskısı hem yazarın hem de çevirmenin yenilenmiş önsözüyle hazırlandı. Kitaba dair detaylara buradan ulaşabilirsiniz.

Şiddetin Normalleştirilme Süreci kadına yönelik erkek şiddetinin nedenlerinin bireysel/psikolojik sorunlar, alkolizm, bağımlılık, yoksulluk vb. gibi “normal-dışı” etmenlerde arandığı günümüz politik koşullarına çok temelden bir eleştiri getirerek sorunun kaynağını feminist bir perspektifle net olarak ortaya koyuyor: şiddet, erkekler tarafından kadınlara yönelik olarak erkeklik normları gereğince güç göstermek amacıyla uygulanır. Lundgren kitabına temel oluşturan İsveç’te yürüttüğü araştırması kapsamında yaklaşık altmış kadar kadın, çocukları ve onlara şiddet uygulayanlarla yaptığı görüşmelerden yola çıkarak kadınlığa ve erkekliğe atfedilen toplumsal normlar ile şiddet arasındaki doğrudan ilişkiyi ve erkek şiddetinin farklı biçimler alabildiğini gösteriyor. Ayrıca şiddetin kadınlar üzerindeki etkilerini, şiddetin nasıl gündelik yaşantının sıradan bir unsuru haline dönüştüğünü buna rağmen kadınların şiddetin adını koymak ve şiddet ortamından çıkmak için gösterdikleri direnci ve mücadeleyi kadınların deneyimlerini kendi ağızlarından ifade etmelerine imkan veren yöntemi sayesinde açıklıkla ortaya çıkarıyor. İsveç örneğine dayanarak yazılmış olan bu kitabın Türkiye’de alanda erkek şiddeti ile mücadele eden feministlerin deneyimleri ile bu denli ortaklaşması ise patriyarkanın evrensel olduğunu göstermesi açısından özellikle dikkat çekiyor.
 
Sosyal çalışmacılar, psikologlar ve avukatlar atölyeleri ile deneyimlerimizi paylaştık
 
14-15 Ocak tarihlerinde avukatlarla deneyim paylaşım atölyesi düzenledik. Yüz yüze olarak düzenlediğimiz atölyede Mor Çatı gönüllüsü sosyal çalışmacı ve avukatlar toplumsal cinsiyet ve kadına yönelik şiddet ilişkisi, şiddete maruz kalan kadınlara yaklaşım ve sınırlarımız konularının yanı sıra, şiddetin önlenmesinde 6284 sayılı Kanun, Medeni Hukuk ve Ceza Hukuku açısından şiddet ve ayrımcılık ve şiddetle mücadelede uluslararası sözleşmeler konularında bilgi ve deneyimlerini aktardılar. Atölyede, hazırladığımız farklı vaka örnekleri ile şiddete dair yaklaşımlarımız, şiddet türleri, şiddetin kadınlar üzerindeki etkileri ve destek mekanizmaları, yasalar ve uygulamalarına dair pratik bilgilerimizi paylaştık. Ayrıca başvuru alma yöntemlerimize dair deneyimlerimizi örnek bir vakayı odağımıza alarak aktardık.

1-2 Nisan tarihlerinde gerçekleştirdiğimiz “Kadına yönelik şiddetle mücadelede sosyal çalışmacılar atölyesi” kapsamında farklı illerden kadınlarla doğrudan dayanışma kuran sosyal çalışmacılarla bir araya geldik. Atölyede kadına yönelik şiddete feminist yaklaşımla bakışımızı, kadınlarla birebir kurduğumuz dayanışmada araçlarımızı, sınırları ve Mor Çatı çalışmasını konuşurken, deneyim paylaşımlarıyla birbirimizi duyduk. Şanlıurfa, İstanbul, Karabük, Samsun, Kocaeli, Ankara, Mersin, Erzincan, Batman’dan ŞÖNİM, sosyal hizmet merkezleri, belediyeler ve sivil toplum kuruluşlarından katılımcılarla buluştuğumuz atölyede deprem sonrası çalışmalarımızın nasıl etkilendiğini ve deprem bölgesinde yapılan çalışmalara dair de detaylı paylaşımlarda bulunma fırsatımız oldu. Deprem bölgesinde bulunan tüm illerde kadınlar için toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin etkilerinin yoğun bir şekilde görüldüğünü, çocukların bakımından, temizlik ve temel ihtiyaçların sağlanmasına kadar kadınların üzerinde ciddi bir yük olduğu gözlemi paylaşıldı. Bununla beraber kadınların şiddete sıkça maruz kaldığı, deprem öncesinde de ev içinde şiddet gören kadınların çadır kentlerde bu şiddeti yaşamaya devam ettiği ile ilgili paylaşımlar oldu. Şiddete dair paylaşımları içeren broşürler ve görüşmeler yapan örgütler deneyimlerinden bahsetti.

6-7 Mayıs’ta “Kadına Yönelik Şiddet Alanında Çalışan Psikologlara Yönelik Bilgi ve Deneyim Paylaşım Atölyesi”ni kamu kurumları, yerel yönetimler ve sivil toplum örgütlerinde erkek şiddetiyle mücadele alanında çalışan psikologların katılımıyla gerçekleştirdik. Atölyede kadına yönelik şiddete feminist yaklaşımımızı, kadınlarla dayanışma yöntemlerimizi, kadına yönelik şiddetle mücadelede ruhsal çalışmalara feminist perspektifle yaklaşımımızı ve Mor Çatı’da ruhsal çalışmayı konuştuk. Atölyenin son günü deprem bölgesinde kadınlarla dayanışma deneyimlerimiz paylaşılırken kendini koruma yöntemlerimiz ve sınırlarımız üzerine de paylaşımlarda bulunduk.
 
Yeni ve yenilenen yayınlarımız
 
Flört şiddeti ve şiddetin sinyallerine dair bilgiler içeren broşürümüz İlişkim Güvenli Mi? yayında.

Şiddetle mücadelede ilk başvuru mercii olarak tanımlanan kolluk birimlerini odağımıza aldığımız Türkiye’de Erkek Şiddetiyle Mücadelede Kolluk Uygulamaları izleme raporumuz yayında.

9-10 Ekim 2021 tarihlerinde düzenlediğimiz Erkek Şiddetiyle Mücadelede Sosyal Çalışmaya Feminist Yaklaşımlar Konferans Kitabı Dünya Deneyimleri konferansımızın iki dilli olarak hazırlanan kitabı yayınlandı.

Kadına Yönelik Şiddetle Mücadelede Feminist Çalışma Pratikleri: İspanya Portekiz ve İtalya Örneği raporumuz çıktı.

Şiddete Karşı Anlatılar kitabımızı gözden geçirdik ve “3. Baskıya Notlar” ekleyerek yeniden yayınladık.

2022 faaliyet raporumuz Türkçe ve İngilizce olarak yayında.

Çocuklara yönelik olarak hazırladığımız şiddete ve şiddete maruz kaldıklarından başvurabilecekleri mekanizmalara dair bilgiler içeren “Şiddete hayır deme hakkım var” defterlerimiz ve videolarımız yayında.


 
Uluslararası izleme mekanizmaları için hazırladığımız raporlar
 
İnsan Hakları Yüksek Komiserliği’nin İnsan Hakları Konseyi'nin Eylül 2023'teki 54. oturumunda sunulacak olan çocuk hakları ve kapsayıcı sosyal koruma konulu çağrısına katkı sunmak amacıyla ev içi şiddetin çocuklar üzerindeki etkisini ve Türkiye’de var olan koruma mekanizmalarının eksiklerini ele alan İngilizce bir rapor hazırladık.

BM Kadına Yönelik Şiddet Özel Raportörü ve BM Çocuk Hakları Komitesi’ne bilgi vermek amacıyla Türkiye’de deprem bölgesindeki refakatsiz çocukların durumuna ilişkin bilgi notu hazırladık.
 
Instagram
Twitter
Facebook
YouTube
Email


Mor Çatı’ya destek olmak için neler yapabilirsiniz?

Gönüllümüz olun | Bağışçımız olun

Bizimle iletişime geçmek için lütfen [email protected] adresini kullanın, bu maili cevaplamayın.

Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı
Tüm Hakları Saklıdır. © 2023

Abonelikten Çıkın