İstanbul’daki 37 kamu hastanesini arayarak yaptığımız araştırmanın sonuçlarına yer verdiğimiz ve 03.02.2015 tarihinde web sitemizde (morcati.org.tr) yayımladığımız, Kürtaj Yapıyor musunuz? “Hayır Yapmıyoruz,”[1] başlıklı yazımıza Sağlık Bakanlığı’nın verdiği yanıtı[2] medya organları aracılığı ile öğrenmiş bulunuyoruz. [3] Bakanlığın söz konusu yanıtında “bir vakıf” şeklinde yer verdiği Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı 25 yıldır binlerce kadın ve çocuğa, psikolojik, hukuki ve sosyal destek vermektedir. Mor Çatı’nın kuruluş amacı, şiddete maruz kalan kadın ve beraberindeki çocuklarla dayanışma kurarak şiddetsiz bir hayatı yaşayabilmelerine destek olmaktır. Kadın ve çocukların şiddet yaşantısından kurtulabilmeleri için ihtiyaç duydukları desteklere erişmeleri, kadına yönelik erkek şiddeti ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğine dayalı ayrımcılıkla mücadele alanında, başta sığınaklar olmak üzere ilgili mekanizmaların oluşturulması, takibi, uygulanması konularında çalışmalar yürütmekte olan Mor Çatı, Türkiye’nin en önemli bağımsız kadın örgütlerinden biridir.
İstanbul’daki 37 kamu hastanesini arayarak yaptığımız araştırmanın sonuçlarına yer verdiğimiz ve 03.02.2015 tarihinde web sitemizde (morcati.org.tr) yayımladığımız, Kürtaj Yapıyor musunuz? “Hayır Yapmıyoruz,”[1] başlıklı yazımıza Sağlık Bakanlığı’nın verdiği yanıtı[2] medya organları aracılığı ile öğrenmiş bulunuyoruz. [3] Bakanlığın söz konusu yanıtında “bir vakıf” şeklinde yer verdiği Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı 25 yıldır binlerce kadın ve çocuğa, psikolojik, hukuki ve sosyal destek vermektedir. Mor Çatı’nın kuruluş amacı, şiddete maruz kalan kadın ve beraberindeki çocuklarla dayanışma kurarak şiddetsiz bir hayatı yaşayabilmelerine destek olmaktır. Kadın ve çocukların şiddet yaşantısından kurtulabilmeleri için ihtiyaç duydukları desteklere erişmeleri, kadına yönelik erkek şiddeti ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğine dayalı ayrımcılıkla mücadele alanında, başta sığınaklar olmak üzere ilgili mekanizmaların oluşturulması, takibi, uygulanması konularında çalışmalar yürütmekte olan Mor Çatı, Türkiye’nin en önemli bağımsız kadın örgütlerinden biridir.
Mor Çatı’nın kadına yönelik erkek şiddeti ve cinsiyet temelli ayrımcılık alanlarında ilgili resmi mekanizmaların yetersizliği, boşlukları ve uygulama sorunlarının ortaya çıkarılmasındaki en önemli bilgi kaynağı maruz kaldığı şiddet ve ayrımcılık nedeni ile Mor Çatı’ya başvuran kadınların deneyimleridir. Kamu hastanelerinde kürtaj yapılmadığı, kürtaj yaptırmak isteyen kadınlara yönelik kötü muamelede bulunuluyor olması, kadınların kürtaj yaptırmaması için çeşitli ikna yöntemlerinin kullanılıyor olması gibi pek çok bilgiyi, kadınlar Mor Çatı’ya aktarmıştı. Bu aktarım üzerine İstanbul’daki 37 kamu hastanesi, kürtaj yapılıp yapılmadığı öğrenilmek üzere arandı, 30 hastanenin kadın doğum servisi ile görüşüldü. İki hastanenin kadın doğum servisine hiçbir şekilde ulaşılamazken üç hastane ile yapılan görüşmede ise, hastanede kürtaj yapılıp yapılmadığı bilgisinin telefonda verilemeyeceği, bunun yasak olduğu belirtildi.
Gebeliğin sonlandırılması, prostat ameliyatı, diş çekilmesi gibi özen gösterilmesi gereken tıbbi bir işlemdir ve en az bu işlemeler kadar yaygın olarak yapılabilir. Kamu hastanelerinde kürtaj yapılıp yapılmadığı bilgisi ise Sağlık Bakanlığı’nın açıklamasında belirttiği gibi, hekim ve hasta arasındaki “mahrem” bir bilgi değil, tıpkı “Hastanenizde prostat ameliyatı yapılıyor mu?” sorusuna verilecek yanıt gibi, hızla erişilmesi gereken tıbbi bir işlemin bilgisidir. Bu nedenle, kamu hastanelerinde telefona cevap veren kim ve hangi bölüm olursa olsun, kürtaj olmak isteyen kadınlara gerekli yönlendirme ve bilgilendirmenin hızlı bir şekilde yapılması büyük önem taşımaktadır. Hastanelerin aksi yöndeki tutumunun, bir hak kaybını ortaya çıkardığı unutulmamalıdır.
Sağlık Bakanlığı tarafından, Mor Çatı’nın araştırmasına cevaben yapılan açıklamada, “10 hafta sonuna kadar tıbbi bir zorunluluk olmadan isteğe bağlı olarak gebeliğin sonlandırılmasının Bakanlığımıza bağlı hastanelerde yapılmasında herhangi bir kısıtlama bulunmamaktadır” denilmiş ve kürtajın ilgili yasalarda düzenlendiği üzere uygulanmasında herhangi bir kısıtlama bulunmadığı ifade edilmiştir. Bu açıklama, 1983 yılından itibaren yürürlükte olan, Nüfus Planlaması Hakkında Kanun’un gebeliğin sona erdirilmesini düzenleyen 5. Maddesi’nin[4] deklarasyonudur. Bakanlık, bu önemli ve kadınların yasalar çerçevesindeki kürtaj olma hakkını açıkça kabul eden açıklamasının ardından, gerek bahsi geçen Mor Çatı araştırmasının sonuçlarını gerekse Mor Çatı’ya başvuran kadınların deneyimlerini dikkate alarak, kürtaj yapılmadığı söylenen ve sadece zorunlu durumlarda kürtaj yapılabildiğini söyleyen hastane ve doktorlar ile ilgili herhangi bir idari işlem yapmış mıdır? Yaptıysa sonuçlarını kamuoyu ile paylaşmasını bekliyoruz. Aynı şekilde, Sağlık Bakanlığı’nın daha önce doğum kontrol ve isteğe bağlı kürtaj hizmeti verirken bugün bu hizmeti vermediğini belirten kamu hastaneleri yerine, kürtaj yaptırmak isteyen kadınların hangi hastanelere başvurması gerektiğinin tam listesini de kamuoyuna açıklamasını bekliyoruz.
663 Sayılı Kuruluş Kanun Hükmünde Kararnamesi’ne göre Sağlık Bakanlığı, kamu ve özel hastanelerinde hangi hizmetin hangi koşullarda sunulduğuna dair en kapsamlı ve doğru bilgiye sahip olan kamu kurumudur. Yine bu kararnameye ve Türkiye’nin de taraf olduğu Biyoloji ve Tıbbın Uygulanması Bakımından İnsan Hakları ve İnsan Haysiyetinin Korunması Sözleşmesi’ne[5] göre Sağlık Bakanlığı, insanların sağlığını her şeyin üzerinde tutmak ve ihtiyaç duyduğu her türlü sağlık hizmetinden adil bir şekilde yararlanmasını sağlamakla yükümlüdür.
Sağlık Bakanlığı tarafından da bilinen Dünya Sağlık örgütü verilerine göre, ücretsiz ve güvenli kürtaj hizmetine erişimi engelleyen kısıtlayıcı politikalar kadın sağlığına zarar vermekte ve kadın ölümlerine yol açmaktadır; 2008 yılında Dünya genelinde 47.000 kadın güvenli kürtaj hizmetine erişmediği için yaşamını kaybetmiştir.[6] Ücretsiz ve güvenli kürtaj hizmetine erişemediği için kadınların yaşamlarını kaybediyor olmasından kaygı duymakta ve bu ölümlerin gerçekleşmemesi için yıllardır mücadele etmekteyiz. Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı olarak Sağlık Bakanlığı’nın da kadınların ücretsiz ve güveli kürtaj hizmetine erişemedikleri için yaşamlarını kaybediyor olmasından kaygılandığına inanmak istiyoruz. Bu ölümlerin olmaması için Bakanlık yetki ve sorumluluklarını, ulusal ve uluslararası yasal mevzuatta yer aldığı şekli ile yerine getirip getirmediğinin takipçisi olacağız.
Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı
25.02.2015
EK: Sağlık Bakanlığı Basın Açıklaması
T.C.
SAĞLIK BAKANLIĞI
Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği
ANKARA 05.02.2015
BASIN AÇIKLAMASI
Bugün medyada “Bir vakfın İstanbul’daki çeşitli hastaneleri telefonla arayarak isteğe bağlı kürtaj yapılıp yapılmadığını araştırdığı” haberlerinin yer alması üzerine aşağıdaki açıklamanın yapılmasına gerek duyulmuştur.
10 hafta sonuna kadar tıbbi bir zorunluluk olmadan isteğe bağlı olarak gebeliğin sonlandırılmasının Bakanlığımıza bağlı hastanelerde yapıl
masında herhangi bir kısıtlama bulunmamaktadır. Ancak tüm yönleriyle sağlıklı bir gebelik sonlandırılma işlemi yapılabilmesi için belirlenen kriterlerin yerine getirilmesi zorunludur.
Tıbbi gereklilik durumlarında ilgili hekimin uygun gördüğü vakalar için heyet raporu alınarak gebelik sonlandırma işlemi yapılabilmektedir.
Bütün bu kriterler dikkate alınmaksızın hastaneleri telefonla arayarak “kürtaj yapıyor musunuz” sorusuyla sağlıklı ve güvenilir bilgiler elde edilemeyeceği çok açık bir gerçekliktir. Kaldı ki söz konusu Vakfın iddia ettiği telefon görüşmelerinde bu soruları hangi görevlerde bulunan kişilere yönelttiği de belirtilmemiştir. Gebeliğin sonlandırılması hasta ile hekim arasında konuşulacak ve değerlendirilecek özel bir durumdur.
Bakanlığımız tüm hizmetlerini ilgili yasa ve yönetmeliklere göre yürütmektedir.
Bilgilerinize sunulur.
________________________________________
[1] https://morcati.org.tr/tr/ana-sayfa/290-kurtaj-yapiyor-musunuz-hayir-yapmiyoruz [2] Sağlık Bakanlığı’nın açıklamasının tam metnini, EK’de görebilirsiniz. [3] http://www.cnnturk.com/haber/turkiye/saglik-bakanligindan-kurtaj-aciklamasi [4] Türkiye’de 24/5/1983 tarihinde kabul edilen ve 27/5/1983 tarihli resmi gazetede yayınlanan 2827 numaralı Nüfus Planlaması Hakkında Kanun’un 5. Maddesi ile gebeliğin son erdirilmesi, “Gebeliğin onuncu haftası doluncaya kadar annenin sağlığı açısından tıbbi sakınca olmadığı takdirde istek üzerine rahim tahliye edilir.Gebelik süresi, on haftadan fazla ise rahim ancak gebelik, annenin hayatını tehdit ettiği veya edeceği veya doğacak çocuk ile onu takip edecek nesiller için ağır maluliyete neden olacağı hallerde doğum ve kadın hastalıkları uzmanı ve ilgili daldan bir uzmanın objektif bulgulara dayanan gerekçeli raporları ile tahliye edilir. Derhal müdahale edilmediği takdirde hayatı veya hayati organlardan birisini tehdit eden acil hallerde durumu tespit eden yetkili hekim tarafından gerekli müdahale yapılarak rahim tahliye edilir. Ancak, hekim bu müdahaleyi yapmadan önce veya mümkün olmadığı hallerde müdahaleden itibaren en geç yirmidört saat içinde müdahale yapılan kadının kimliği, yapılan müdahale ile müdahaleyi icabettiren gerekçeleri illerde sağlık ve sosyal yardım müdürlüklerine, ilçelerde hükümet tabipliklerine bildirmeye zorunludur.Acil müdahale hallerinin nelerden ibaret olduğu ve yapılacak ihbarın şekil ve mahiyeti ile sterilizasyon ve rahim tahliyesini kabul edenlerden istenilecek izin belgesinin şekli ve doldurulma esasları, bunların yapılacağı yerler, bu yerlerde bulunması gereken sağlık ve diğer koşullar ve bu yerlerin denetimi ve gözetimi ile ilgili hususlar çıkarılacak tüzükte belirtilir.”şeklinde düzenlenmiştir. [5] http://www.sb.gov.tr/TR/belge/1-30952/insan-haklari-ve-biyotip-sozlesmesi.html [6] Unsafe abortion: global and regional estimates of the incidence of unsafe abortion and associated mortality in 2008, 3rd ed. Geneva, World Health Organization, 2011