25 YILDIR HAYATLARIMIZI SAVUNUYORUZ.
25. YILIMIZDA DAYANIŞMAYLA GÜÇLENİYORUZ
Erkek şiddetine karşı örgütlü mücadelemize birbirimizden aldığımız güçle devam ediyoruz! 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü’nde, kadına yönelik erkek, devlet şiddetine karşı, tüm dünyadan kadınlar kadın mücadelesinin sesini yükseltiyor.
25 YILDIR HAYATLARIMIZI SAVUNUYORUZ.
25. YILIMIZDA DAYANIŞMAYLA GÜÇLENİYORUZ
Erkek şiddetine karşı örgütlü mücadelemize birbirimizden aldığımız güçle devam ediyoruz!
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü’nde, kadına yönelik erkek, devlet şiddetine karşı, tüm dünyadan kadınlar kadın mücadelesinin sesini yükseltiyor.
Kadına yönelik şiddetin kaynağı toplumsal cinsiyet eşitsizliğidir!
Mor Çatı’nın 25 yıldır yürüttüğü mücadele de gösteriyor ki, erkek şiddetinin kaynağı toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve erkek egemenliğinden kaynaklanan güç ilişkileridir. Bu deneyim hepimize toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamadan kadına yönelik şiddetin son bulmasının mümkün olmadığını gösteriyor.
Bugün geldiğimiz noktada bu eşitsizlikleri ortadan kaldırmaya yönelik siyasi iradenin olmadığını görüyoruz. Yasaların uygulanmasında ve sosyal hizmet sisteminde bir kez daha açığa çıkan erkek egemen zihniyet, yaşadıkları şiddetten uzaklaşmak isteyen kadınların desteklere ve haklarına erişmesi önünde engel teşkil ediyor.
Şiddetle mücadelede devlet mekanizmaları etkili değil!
Kadına yönelik şiddet bugün toplumsal olarak daha görünen bir olgu haline geldi. Ancak, bir yandan toplumsal cinsiyet eşitsizliğini derinleştiren siyasi söylemler devam ederken bir yandan da şiddete karşı mekanizmalar yasal düzlemde yeniden kurgulanıyor. Siyasi söylemlerle paralel olan uygulamaların kadınların şiddet ortamına geri dönmesini teşvik eden bir hale dönüşmesi, yürürlüğe konan kanunları ve taraf olunan uluslararası sözleşmeleri etkisiz bırakıyor.
Türkiye’de son yıllarda;
- Kadından Sorumlu Devlet Bakanlığı yerine, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın kurulması,
- Bağımsız kadın örgütleri ile işbirliğine açık idari birimler yerine, hiyerarşik olarak Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na bağlı idari birimler ve ŞÖNİM’lerin kurulması,
- Kadına karşı şiddetle mücadelede deneyimli kadın örgütlerinin yasa yapım ve karar alım süreçlerinden dışlanarak, deneyimi olmayan ve kadın erkek eşitliğini savunmayan sivil toplum kuruluşları ile çalışılması,
- Kadınların cinsel ve doğurganlık haklarına yönelik cinsiyetçi siyasi söylemler ve hakların uygulamada keyfi, kısıtlayıcı pratiklere dönüşmesi,
- Kadın dayanışma merkezleri ve sığınakların kadınların güçlenmesi odaklı çalışan niteliğe erişmesi ve sayılarını artırmak için politika üretilmemesi,
kadına yönelik erkek şiddetine karşı mücadeleyi etkisizleştiren adımlar olurken, kadınların güçlenmesine yönelik politikalar göz ardı edildi.
25. yılımızda daha örgütlü ve birlikte daha güçlüyüz!
Kadına yönelik şiddet devam ederken, devlet kurumları nezdinde geliştirilen mekanizmalar ve kadınların özgürlüklerine karşı örülen politikaların kadın mücadelesini daha zorlaştırdığı ortada. Öte yandan kadınlar tüm baskı ve engellemelere rağmen erkek şiddetine karşı mücadele etmekten, hayatlarına sahip çıkmaktan vazgeçmiyorlar. Mor Çatı, 25 yıldır, erkek şiddetine karşı yan yana mücadele ettiği, destek ve dayanışma sağladığı kadınlarla birlikte güçleniyor.(i)
(i) Mor Çatı’nın 2015 yılı 6 Aylık Faaliyet Raporu’na göre;
- Kadınların en çok maruz kaldıkları şiddet biçimi psikolojik şiddet,
- Kadınlar, şiddetle mücadele ederken, kadından yana olmayan politikalara en çok Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın ve kolluk güçlerinin uygulamaları ile karşılaştı,
- Şiddet uygulayanların ceza almaması, şiddet davalarında takipsizlik kararları, 6284 Sayılı Yasa ile ilgili idari birimlerin bilgisizliği, hukuk uygulamalarının etkisizliğini gösterdi,
- Şiddete maruz kalan kadınlar, yasalar nezdinden hak olarak tanınan ekonomik desteklere erişim konusunda engelleyici, kısıtlayıcı keyfi uygulamalar ile karşılaştı,
- Kadına yönelik şiddet konusunda değişmeyen tek konu ise, şiddet uygulayanların erkekler olması ve siyasi, idari ve hukuksal alanda erkeklerin teşvik edildiği gerçeği oldu.