Skip to main content
Basın Açıklamaları

Koronavirüs nedeniyle evlere kapanan kadınlar güvende mi?

By 26 Mart 2020No Comments

Koronavirüs salgını önlemlerinin alındığı şu günlerde kadına yönelik şiddetle mücadele alanına dair gözlem ve önerilerimize dair bilgi notumuzu paylaşıyoruz.

Kadınların bu süreçte şiddetten uzaklaşabilmeleri için alınması gereken acil önlemler ise şöyledir:

1- Online sosyal, psikolojik ve hukuki destek verilsin, sosyal yardımların arttırılması, ulaştırılması için Sosyal Hizmet Merkezi kriz masaları oluşturulsun.

2- Alo 183 Acil Yardım Hattı olarak çalışsın. Hat sadece kadına yönelik şiddet konusunda destek versin ve kapasitesi artırılsın.

3-  Kolluk kuvvetleri görevini yapsın! Şiddet uygulayanın evden uzaklaştırılması için gerekli uzaklaştırma kararlarını alsın ve alınanların takipçisi olsun.

4- Sığınak ve acil barınma ihtiyaçları salgına ilişkin sağlık önlemleri uygulanarak sağlansın.

5-  Aile Sağlığı Merkezleri tarafından ücretsiz doğum kontrol araçları ve ertesi gün hapı dağıtılsın.

 

Koronavirüs nedeniyle evlere kapanan kadınlar güvende mi?

Virüsün yayılmasını önlemek amacıyla evlere kapanmamız kadınlar olarak bizi bir tehlikeden korurken bir başka tehlikeye açık hale mi getiriyor? Dünya Sağlık Örgütü’ne (DSÖ) göre 3 kadından 1’i yakını bir erkek tarafından fiziksel veya cinsel şiddete maruz kalıyor. DSÖ’nün verileri dünya üzerindeki en yaygın insan hakkı ihlalinin kadınlara yönelik olduğunu gösteriyor. Daha önceki salgın deneyimleri, salgın süresince kadınlara yönelik şiddetin arttığını ve buna karşılık koruyucu ve önleyici faaliyetlerin azaldığını gösteriyor[1]. Özellikle toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin derin olduğu ve kadınların şiddetten uzaklaşmak için ihtiyaç duyduğu hukuki ve sosyal desteklerin nitelikli olmadığı ülkelerde bu risk daha da artıyor.

Herkes için güvenli bir alan olması gereken evlerin, kadınlar ve çocuklar için şiddete maruz kaldıkları alanlar olduğunu biliyoruz. Kadınlara en çok kocası, babası, partneri veya abisi gibi en yakınındaki erkekler şiddet uyguluyorlar. Bunun yanı sıra ev içindeki cinsiyetçi ve eşitsiz iş bölümü, yemek, temizlik ve çocuk bakımı gibi bugünlerde artan iş yükünü tamamen kadınların omuzlarına yüklüyor. Çin’deki karantina sürecinde eve kapanan çiftlerin karantina kalkar kalkmaz boşandıklarını gördük. Aynı şekilde basın yoluyla Amerika ve Avrupa’daki deneyimlerin de bundan farklı olmadığını takip ediyoruz. Kadınlar için salgın hastalıktan kaçmanın bedelinin ev içi şiddete maruz kalmak olduğunu dünyanın farklı yerlerindeki deneyimlerde görüyoruz.

Kadınlar karantina sürecinde desteklere ulaşabilecek mi?

Mor Çatı’yı arayan kadınların deneyimleri bizlere şiddetten uzaklaşabilmek için var olan desteklere erişimlerinde sorunlarla karşılaştıklarını gösteriyor. Kadınların ihtiyacını anlayan sosyal çalışma yapılmaması, koruma kararlarının zorlukla ve kısa süreli verilmesi, sığınaklarda niteliksiz sosyal çalışma, kolluk kuvvetinin gerekli bilgiyi sağlamak ve destek vermek konusunda isteksiz davranması, gizlilik kararı uygulanmasında yaşanan koordinasyon sorunları, ayni ve maddi desteklere erişim zorlukları gibi sorunlar sık sık paylaşılıyor. Halk sağlığı sorunu ile karşı karşıya kaldığımız bugünlerde yıllardır sorunlu çalışan bu mekanizmaların işlemez hale geldiğini gözlemliyoruz.

Halihazırda sadece şiddete maruz kalan kadınlara destek vermek üzere özelleşmiş bir hat olmadığı için eleştirdiğimiz ALO 183’ün etkili çalışması bu dönemde çok önemlidir. Hat sadece şiddete maruz kalan kadınlara destek olmaya odaklanmalıdır. Yüz yüze desteklere kadınların erişimleri kısıtlandığından bu hatta olan talep artış gösterecektir. Bu nedenle hattın erişilebilirliği, verilen desteklerin niteliği hayati önem taşımaktadır. Ne yazık ki 183’ün artan talebi karşılamakta yetersiz kaldığını ve kimi zaman yoğunluk nedeniyle hatta ulaşmanın mümkün olmadığını gözlemledik. Hattın kapasitesinin artırılması ve koronavirüs salgını süresince kadına yönelik şiddet alanında acil hat olarak çalışması gerekmektedir.

Bir başka durum olarak kadınlar şiddet uygulayan erkekler evdeyken rahatlıkla destek mekanizmalarına ulaşamıyor. Kocası işsiz olan kadınların yalnız kaldığı ilk fırsatta destek alabileceği bir kurum olarak Mor Çatı’yı aradığını görüyoruz. Salgından önce de böyle durumlarda kadınlar asla kendilerini aramamamızı, şiddet uygulayan baba/koca/partner evdeyken bizim aramamız durumunda daha fazla şiddete maruz kalabileceklerini paylaşıyordu. Şu anki  izolasyon koşullarında kadınlar şiddet uygulayan ile 24 saat bir eve kapanmışken, destek mekanizmalarına ulaşabiliyor mu? Yakalanma korkusuyla rahatlıkla destek arayabiliyor mu? Bu alanda çalışan kadın örgütleri olarak en büyük endişelerimizden biri evlerinde şiddet uygulayan ile yalnız kalan kadınların durumu oldu. Bu noktada kolluk kuvvetlerinin ve ALO 183’ün her zamankinden daha hızlı hareket etmesi ve aksiyon alması, kadınların bir kere daha arama şansı olamayabileceğini akılda tutarak destek sunması gerekmektedir. Bu konuda var olan mekanizmaların en etkili biçimde kullanılması şart. Örneğin KADES (Kadın Destek Uygulaması) uygulaması ile kadınların polise kolaylıkla erişebileceği bilgisinin duyurulması gerekmektedir.

Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın yaptığı açıklamaya göre kadın sığınakları virüs önlemleri kapsamında dezenfekte ediliyor ve sığınaktaki kadınların salgın nedeniyle dışarı çıkması engelleniyor. Fakat akıllara şu soru geliyor: Sığınak ihtiyacı olan kadınlar bu süreçte doğrudan sığınağa kabul ediliyor mu? Virüs kapsamında buna dair nasıl bir önlem alınıyor? Virüs taşıyıcısı olma riskine dair neler yapılıyor? Bu dönemde başvuran kadınlara güvenli bir ev veya daire tahsis edilmesi gibi yeni uygulamalara yer veriliyor mu? Şiddete maruz kalan ve sığınak ihtiyacı olan bir kadında, aynı zamanda koronavirüs olduğu tespit edilirse nasıl bir güvenlik önlemi alınıyor?

Bize ulaşan kadınların deneyimlerinden edindiğimiz bilgi sığınaklara kabullerde sorun yaşandığını gösterdi. Kolluk kuvvetleri kadınlara sığınaklara gidemeyecekleri yönünde yanıltıcı bilgi veriyor, yasaya aykırı olmasına rağmen sığınağa kabul için darp raporu yani kanıt talep ediliyor hatta darp raporu olduğunda dahi güçlük çıkarılıyor, kadınlar saatlerce karakollarda bekletiliyor ya da farklı farklı karakollara yönlendirilerek mağdur ediliyorlar.

Şiddete maruz kalan kadınlar evlerini terk etmek zorunda değiller. 6284 sayılı Kanun uyarınca şiddet uygulayanı evden uzaklaştırabilirler. Kadınlara bu hakları hatırlatılmalı ve erkeklerin uzaklaştırma kararı ihlallerine karşı ek önlemler alınmalıdır. Bu konuda kolluk kuvveti kadınlardan yana tutum sergileyerek gerekli önemleri almalıdır. Gerekirse kapı kilidi ve anahtar değişimi devlet tarafından sağlanmalıdır.

Kadınların var olan haklarını koronavirüs salgını önlemleri sürerken de kullanabilecekleri kamu spotları aracılığı ile duyurulmalı, kamu görevlileri bu konuda özellikle bilgilendirilmelidir.

Bu süreçte halk sağlığını korumak ve kadınların şiddetten uzaklaşmak için ihtiyaç duydukları destekleri verebilmek için online sosyal, psikolojik ve hukuki destek verilmelidir. Ayrıca yine bugünlerde kaçınılmaz olarak artacak olan sosyal yardım ihtiyacını sağlamak üzere Sosyal Hizmet Merkezi kriz masaları oluşturulmalıdır.

Kadınların doğum kontrol yöntemlerine erişebilmeleri de istenmeyen gebelikleri önlemek için oldukça önemlidir. Bu nedenle Aile Sağlığı Merkezleri tarafından doğum kontrol araçları ve ertesi gün hapı ücretsiz olarak dağıtılmalıdır. Kadınların doğum kontrol yöntemlerine erişimini kısıtlama, cinsel ilişkiye zorlama (tecavüz) sık uygulanan şiddet biçimleri iken bu dönemde artış görülmesi riski bulunmaktadır. Bu nedenle kadınların rahatça şikayet edebilmesi ve gebeliği önleyebilmesi için gerekli tedbirler alınmalıdır.

Kadına yönelik dijital şiddet için neler yapılmalı?

Teknolojinin ilerlemesi ile kadına yönelik dijital şiddetin de çok yaygın bir şekilde gerçekleştiğini görüyoruz. Kadınların sosyal medya hesaplarının partnerleri tarafından kontrol edilmesi, şifrelerinin alınması veya kadınları ısrarlı bir şekilde aramak veya mesaj atmak dijital şiddete verilebilecek örneklerdir. Kadınları yine çok çaresiz hissettiren hatta intiharın eşiğine getiren çıplak fotoğraflarının paylaşılması veya paylaşılması ile tehdit edilmesi de yine sıkça karşılaşılan bir dijital şiddet türüdür. Bu görüntüler gizlice elde edilmiş olabilir veya kadınların kendileri tarafından paylaşılmış olabilir. Fakat kadınların bu görüntülerinin yakınları veya aileleri ile paylaşmakla veya internette yaymakla tehdit edilmesi bir şiddet biçimidir ve bunun haklı hiçbir gerekçesi yoktur.

Mor Çatı’ya dijital şiddet nedeniyle başvuran kadınların internet üzerinden tanıştığı ve ilişki kurduğu erkekler tarafından da dijital şiddete maruz kaldığını gözlemliyoruz. Eve kapandığımız bu günlerde internet üzerinde kurulan arkadaşlık veya partnerliklerin artması söz konusu olabilir. Kadınların güven duyarak paylaştıkları tüm özel bilgileri veya görüntüleri daha sonrasında tehdit amaçlı kullanılabiliyor.

Dijital şiddet de diğer şiddet biçimleri gibi 6284 sayılı Kanun kapsamında tedbir alınması mümkün olan şiddet biçimlerinden biridir. Kadınların telefon, mail, sosyal medya veya herhangi bir yöntem aracılığıyla kendilerine ulaşarak şiddet uygulayan kişiyi şikayet etme hakkı bulunmaktadır. Kadınlar dijital şiddet ve güvenli internet kullanımı konusunda bilgilendirilmelidir.

[1] http://www.sddirect.org.uk/media/1881/vawg-helpdesk-284-covid-19-and-vawg.pdf?fbclid=IwAR0Pc8ayc0-XiJS4DDW2zR9XiSuyD9X6eyprpvSN95zpaeU6XWibI2mr9Yg

 

Leave a Reply