Mor Çatı olarak sıklıkla ev içi şiddet durumlarında şiddetin çocuklar üzerindeki etkisini gündemleştiriyoruz; Aile Mahkemelerinin erkek şiddetini görmezden gelerek “çocuk ile baba arasındaki bağı sürdürmek” amacıyla babanın çocuk ile kişisel ilişkisini sınırlandırmadığını ve kadını ve çocuklarını tehlikeye attığını ifade ediyoruz. Dünyada farklı ülkelerden feministler de benzer bir soruna vurgu yapıyorlar; annenin şiddet uygulayan baba ile çocuk arasında kişisel ilişki kurulmasını engellediğini ileri sürülerek velayet hakkının alınması gibi durumlarla mücadele ediyorlar. Feministlerin mücadelesi ve BM Kadına Yönelik Şiddet Özel Raportörü’nün çağrısıyla bu konu şimdi de İnsan Hakları Konseyi’nin gündeminde. BM Kadına Yönelik Şiddet Özel Raportörü velayet ve görüş hakkı bağlamında ev içi şiddetin kadınlar ve çocuklar üzerindeki etkisini Mor Çatı’nın ve Mor Çatı’nın üyesi olduğu WAVE Ağı (Avrupa Şiddete Karşı Kadınlar Ağı) üyesi olan feministlerin katkısıyla raporlaştırdı. Raporu Haziran ayında gerçekleşecek olan İnsan Hakları Konseyi 53. Oturumu’nda sunacak. Biz de Türkiye’nin de üyesi olduğu İnsan Hakları Konseyi oturumunun sonunda çıkacak kararların takipçisi olacağız.
Raportör hangi soruları sordu?
Raportör Aralık ayında yayınladığı çağrı ile ev içi şiddetin kadınlar ve çocukları üzerindeki etkisini, kadınlara yönelik olarak geliştirilen ebeveyne yabancılaştırma suçlaması sayısındaki artışın nedenlerini, uzmanların görüş ve velayet hakkı kararlarında ev içi şiddetin çocuklara etkisine bakışını, erkek şiddetinin varlığını görmezden gelerek verilen velayet ve görüş hakkı kararlarının çocuklar ve kadınlar üzerindeki etkisini ve kadınlar ve çocukların korunması için alınması gereken önlemleri sordu.
Mor Çatı olarak raporumuzda hangi sorunlara değindik?
Bu sorulara yanıt verdiğimiz raporumuzu Aralık 2022’de sunduk. Raporumuzda çocukların sıklıkla erkekler tarafından kadınlara yönelik şiddetin aracısı olarak kullanıldığının altını çizdik. Kadınlardan edindiğimiz bilgi ve deneyimlere dayanarak erkeklerin ayrılık öncesi kadınları, çocukları almakla tehdit ettiğini ve kadınların ayrılmaya karar vermesinden sonra velayet talebinde bulunarak kadınları kontrol etmeye ve çocukları şiddetin aracı olarak kullanmaya devam ettiklerini söyledik. Erkeklerin ayrıca kadının yaşadığı yerin bilgisini öğrenmek için çocuklar üzerinde baskı kurduğunu ve hatta bazen çocukları kaçırarak kadını geri dönmesi için tehdit ettiklerini dile getirdik. Bunun yanı sıra son yıllarda Aile Mahkemeleri tarafından verilen velayet ve görüş hakkı kararlarında kadına yönelik şiddetin varlığı, çocuklar üzerindeki etkisi ve kadın ve çocuklar için risk değerlendirmesi yapılmadan, çocuğun yüksek yararını gözetmeden, aile bütünlüğünün esas alındığını, kadının ve çocuklarının şiddetten uzakta bir yaşam sürme hakkının görmezden gelindiğini vurguladık. Kadınlara boşanma öncesinde, sırasında ve sonrasında sistematik olarak şiddet uygulayan erkeklere verilen görüş hakkının kadınların ölümüyle sonuçlandığı durumlar bile olduğunu dile getirdik. Son olarak kadına ve çocuklara yönelik şiddetin normalleştirilmesinin yarattığı tehlikenin altını çizdik. Erkeklerin uyguladıkları şiddeti normalleştirdiği için görüş hakkı, velayet gibi konularda kendilerine haksızlık yapıldığını düşündüklerini; hatta bütün dünyada güçlenen toplumsal cinsiyet karşıtı hareketlerin Türkiye özelinde bir yansıması olarak bu grupların bu “mağduriyet” söylemi etrafında örgütlendiklerini ifade ettik. Raportör de raporunda benzer gruplardan kopyala-yapıştır yöntemiyle hazırlanmış binlerce rapor aldığını aktardı.
BM Kadına Yönelik Şiddet Özel Raportörü raporunda hangi konulara değiniyor?
BM Kadına Yönelik Şiddet Özel Raportörü 12 Mayıs’ta yayınladığı raporunda erkeklerin kadınlar tarafından kendilerine karşı getirilen her türlü şiddet suçlamasının üstünü örtmek ve şiddet uygulamaya devam etmek amacıyla kadınları çocuğun baba ile ilişkisini bozmakla suçladıklarının altını çizdi. Mahkemeler tarafından velayet hakkına dair verilen kararlarda yaygın olarak erkek şiddetinin görmezden gelinerek çocukların üstün yararı ilkesinin ihlal edildiğini söyledi; bunun çocukların ve kadınların hayatı üzerinde geri dönülmez etkileri olduğunun altını çizdi. Bu kararların arkasında hakimlerin ve mahkemede çalışan sosyal hizmet uzmanı vb. diğer çalışanların kadınlara atfedilen geleneksel rolleri yeniden üreten ve kadından yana olmayan, çocukları birey olarak görmeyen ve ifade ettikleri deneyimleri dikkate almayan yaklaşımlarının olduğunu vurguladı. Raportör devletlere uluslararası sözleşmelerin getirdiği ilkeler ışığında çocukların üstün yararını gözeten koruyucu ve önleyici politikalar geliştirme ve uygulama, yargı mekanizmaları tarafından erkek şiddetinin etkilerinin gözetilerek karar verilmesi için gereken önlemleri alma ve çocukların görüşlerine saygı duyan ve söz hakkı için alan gerekli düzenlemeleri oluşturma tavsiyelerinde bulundu.
Taleplerimiz neler?
Ev içi şiddet durumlarında, çocukların bu şiddetin sadece tanığı değil aynı zamanda maruz kalanı olduğunu kabul ederek, velayet davalarında kadınları ve çocukları koruyucu, can güvenliklerini önceleyen kararların alınması talep ediyoruz.
Raporumuza buradan ulaşabilirsiniz.