Geçen yıldan bugüne hayatlarımıza yönelik saldırılar her yandan üzerimize geldi. Erkek şiddeti hayatlarımızı daraltmaya, nefes alacak alanımızı kısıtlamaya, canımızı almaya devam ederken erkek şiddetinin devlet eliyle uygulanabilmesi için başta İstanbul Sözleşmesi olmak üzere haklarımıza fütursuzca saldırılarla karşı karşıya kaldık.
Kadınlara ve LGBTİ+’lara yönelik düşmanlık, nefret ve ayrımcılık devlet tarafından adeta teşvik edildi. Öte yandan pandeminin hayatımıza girmesiyle yaşamlarımız pek çok açıdan sarsıldı; her türlü eşitsizliğin en ufak bir kıvılcımla ne kadar derinleştiğine ve dünyayı kadınların görünmeyen emeğinin döndürdüğüne bir kez daha şahit olduk.
Bu saldırılara rağmen eşitsizlik ve ayrımcılıkla mücadele etme, değişime inanma ve değiştirebilme gücümüz feminist dayanışmamızdan geliyor.
Her gün, her saat verdiğimiz mücadeleyi ve dayanışmamızı bugün, 8 Mart’ta kutluyoruz.
Türkiye’de ve dünyada feminist hareketin örgütlü mücadelesini, 30 yılı aşkın bir süredir erkek şiddetine karşı kadın dayanışmasıyla verdiğimiz mücadeleyi, kadınlar olarak bedenimiz, emeğimiz, kimliğimiz üstünde hak iddia edenlere karşı verdiğimiz mücadeleyi, kendi hayatımız üstündeki karar hakkımıza yönelen saldırılara hayır deme gücü bularak verdiğimiz mücadeleyi kutluyoruz.
Bugün hiç tanımadığı bir kadının verdiği mücadeleden güç bulup kendi hayatına sahip çıkma
cesareti bulan, erkek egemen düzene isyan eden, kadınları güçlendiren kadınların günü.
Feminist mücadelemizin günü.
Hepimize kutlu olsun! Yaşasın feminist mücadelemiz!