25 Ağustos’ta, gençlerle alanda çalışan uzmanlarla bir araya gelerek, flört şiddeti kavramı üzerine bir tartışma gerçekleştirdik. Mor Çatı olarak flört şiddetini, flörtün yeni başladığı 13-23 yaş döneminde romantik ilişkilerde yaşanan şiddet olarak tanımlıyoruz. Kavramın kullanımı son yıllarda yaygınlık kazanırken, tanımlama biçimlerimizde farklılıklar olduğunu gözlemliyorduk. Evlilik dışı partner ilişkilerindeki şiddet gibi yaştan bağımsız bir tanımlama ve cinsiyet eşitsizliği dinamiğini içermeyen tarifler, kavramın içeriğini sorgulama ihtiyacımızı ortaya çıkardı ve “Neden bu kavramı kullanma ihtiyacı duyuyoruz?”, “Neye flört şiddeti diyoruz?” ve “Bu şiddetin cinsiyet temelli diğer şiddet biçimlerinden farkı nedir?” sorularını ortaya atıp tartıştık.
Bu çerçevede, kimi özellikle flört şiddeti alanında çalışan, kimiyse şiddet üzerine yoğunlaşmış olmamakla birlikte gençlerle çalışan uzmanlarla tartışma yürüttük. Öncelikli olarak kavramın “işlevsel” olduğunu gördük. Gençlerin ilişkileri henüz yeni keşfettikleri, tutum ve davranışların adını koymakta güçlük çektikleri bu evrede onları “erkek şiddeti” kavramıyla tanıştırmanın bir duvar oluşturabildiği, “flört şiddeti” ifadesinin ise gençlerle iletişimde bir kolaylık sağlayabildiği deneyimi paylaşıldı.
Flört şiddetinin cinsiyet temelli diğer şiddet biçimlerinden belli bir yaş dönemini işaret etmesiyle farklılaştığı fikrini tartışırken, yaş konusunda farklı çerçeveler kullandığımızı gördük. Flört şiddeti ifadesinin cinsiyetsizliğini çalışma pratiğinde de benimseyen, bu kavramın kendisini heteroseksüel ve ikili cinsiyet dışında tanımlayan bireylerin ilişkilerindeki dinamiği daha iyi açıkladığını paylaşanlar olurken, yaklaşımın temelini toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin oluşturması gerektiğini vurgulayanlar da oldu. Bu buluşma hem flört şiddeti hem de gençler ve şiddet alanında daha çok tartışmaya ve kavramsal çerçeveyi ortaklaştırmaya ihtiyacımız olduğunu gösterdi. Maruz kaldığı şiddet nedeniyle Mor Çatı’ya başvuran kadınların sayısı her geçen gün artıyor. Bu durum, genç olmanın erkek şiddetiyle mücadeleyi nasıl etkilediğini ve destek sistemlerinin ne kadar cevap oluşturabildiğini düşünme ihtiyacını ortaya çıkarıyor. Bu konuda çalışmaya ve düşünmeye devam edeceğiz.