Uzun yıllar kadına karşı şiddetle mücadele etmiş, Mor Çatı kurucularından Avukat Canan Arın’ın yargılandığı dava, dünyanın dört bir yanında tepki yarattı. Türkiye’deki kadın örgütlerinin yanısıra Afganistan, Avustralya, Bangladeş, Hindistan, Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Mozambik, Pakistan, Nijerya, Senegal, Amerika, İngiltere, Zimbabve… gibi 31 ülkeden, 85 kadın örgütü, Türkiye’deki erken yaşta evliliklere karşı mücadeleye destek verdi. Cumhurbaşkanı’na, Adalet Bakanı’na ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na yazılan yazıda “Kadına karşı şiddetle mücadele “suç” değildir. Bu dava erkek şiddeti ile mücadeleyi yargılıyor” denildi. Türkiye’den ise 42 kadın örgütü destek verdi. Ayrıca binlerce bireysel destek verenlerin arasında Claudia Roth, Şirin Tekeli, Sahika Yüksel, Bertil Emrah Oder, Nurcan Özkaplan, Yakın Ertürk, Çiğdem Kağıtçıbaşı, Meltem Ahıska, Meryem Koray, Filiz Kerestecioğlu, Nukhet Sirman, Selma Acuner, Zeynep Oral gibi çok sayıda politikacı, hukukçu, akademisyen, gazeteci ve sanatçı da bulunuyor.
Uzun yıllar kadına karşı şiddetle mücadele etmiş, Mor Çatı kurucularından Avukat Canan Arın’ın yargılandığı dava, dünyanın dört bir yanında tepki yarattı. Türkiye’deki kadın örgütlerinin yanısıra Afganistan, Avustralya, Bangladeş, Hindistan, Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Mozambik, Pakistan, Nijerya, Senegal, Amerika, İngiltere, Zimbabve… gibi 31 ülkeden, 85 kadın örgütü, Türkiye’deki erken yaşta evliliklere karşı mücadeleye destek verdi. Cumhurbaşkanı’na, Adalet Bakanı’na ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na yazılan yazıda “Kadına karşı şiddetle mücadele “suç” değildir. Bu dava erkek şiddeti ile mücadeleyi yargılıyor” denildi. Türkiye’den ise 42 kadın örgütü destek verdi. Ayrıca binlerce bireysel destek verenlerin arasında Claudia Roth, Şirin Tekeli, Sahika Yüksel, Bertil Emrah Oder, Nurcan Özkaplan, Yakın Ertürk, Çiğdem Kağıtçıbaşı, Meltem Ahıska, Meryem Koray, Filiz Kerestecioğlu, Nukhet Sirman, Selma Acuner, Zeynep Oral gibi çok sayıda politikacı, hukukçu, akademisyen, gazeteci ve sanatçı da bulunuyor.
Uluslararası alanda bu davayı gündeme taşıyarak kamuoyu oluşturmaya devam eden kadın örgütleri, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e hitaben bir de mektup yazdılar. Mektupla aşağıdaki çağrıda bulunuldu:
“Erken yaşta evlilikler artık tüm dünyada şiddet olarak tanımlanmakta, erken yaşta gebelik kız çocuklarının ölümlerine neden olmaktadır. Bizler bir şiddet biçimi olan erken yaşta evliliklere karşı duyarlılık yaratmak için mücadele ediyoruz. Erken yaşta evlilikler konusundaki ifade özgürlüğünü ise bu mücadelenin ayrılmaz bir parçası olarak görüyoruz. Artık dünyadaki devlet liderleri erken yaşta evlilikler konusunda konuşuyor. Türkiye devletini bölgede erken yaşta evlilikler konusunda mücadele eden önemli bir devlet olarak kadın örgütleri ile birlikte çalışmaya, erken yaşta evlilikler ile ilgili ifade özgürlüğünü tanımaya ve bu konuda konuşulmasını sağlamaya çağırıyoruz.”
Antalya’da 4 Aralık 2012’de Baro’nun yaptığı kadına karşı şiddet eğitiminde, eğitimci olarak yer alan Canan Arın, erken yaşta yapılan evliliklere ve bunun nedenleri arasında bulunan geleneklere dikkat çekmişti. Nitekim konunun ne denli önemli olduğu TBMM çatısı altında da ele alınmıştı. 2009’da TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu Raporu’nda “Türkiye’de her 4 evlilikten 1’inin erken yaş evliliği olduğu, erken yaşta evliliklerin nedenleri arasında geleneksel ve dini inançların, eğitimsizliğin, aile içi şiddetin, toplum baskısının bulunduğu” belirtiliyordu. Canan Arın erken yaşta evliliklerin bu topraklarda çok eskiden beri var olduğunu gösterebilmek için günümüzden yüzlerce yıl önce İslam peygamberinin yaptığı evliliği ve Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün evliliğini örnekledi. Ancak sadece mesleki açıdan bile konunun önemini tartışmaları gerekirken, bir grup erkek avukat Canan Arın’ı hedef aldılar. Toplantıya dahi katılmamış olan erkek avukatlar “İslam peygamberine hakaret edildiğini” iddia edip suç duyurusunda bulundular. “Müslüman” olmaları gerekçesiyle yaptıkları müdahillik talebi mahkeme tarafından kabul edildi.
16 Nisan 2013 tarihindeki davanın 2. duruşmasında hukuksuz uygulamalar devam etti. Şikayetçilerden biri Sivas olaylarını örnek gösterip Canan Arın ve vekillerinin can güvenliğinin tehlikede olduğu imasında bulundu, salondaki kadınları ve Canan Arın’ın avukatlarını “kesin sesinizi be” diyerek engellemeye çalıştı. Mahkeme yargıcı ise bu ifadeleri tutanağa geçirip suç duyurusunda bulunmak yerine, meslektaşı olan Arın’ın vekillerini “kavgacılıkla” suçlamayı tercih etti.
30 Mayıs’ta dava yeniden görülecek. Galatasaray Üniversitesi ve Yeditepe Üniversitesi`nden akademisyenler ile Prof. Dr Nur Centel’in ayrı ayrı hazırladıkları mütalaada suç unsurunun gerçekleşmediği ifade edildi.
Açılış ve yürütülüş biçimi hukuka aykırı olan, dahası kadına karşı şiddetle mücadeleyi “suç” gibi göstermeye çalışan davanın 30 Mayıs 2013 günü Antalya 18. Asliye Ceza Mahkemesinde saat 10.30’da yapılacak 3. duruşmasına; tüm kadın örgütlenmelerini, sivil toplum ve medya temsilcilerini gözlemci olarak katılmaya çağırıyoruz.
Not: Uluslararası kadın örgütlerinin gönderdikleri mektup ve imzaları ile Türkiye’den destek veren kadın örgütleri listesi ekte bulunmaktadır.