Skip to main content
Haberler

Çocuk istismarı, erken yaşta evlendirilme ve 'pedofiliyle savaş' üzerine bir yazı

By 24 Şubat 2014No Comments

Çocuk istismarı, erken yaşta evlendirilme ve ‘pedofiliyle savaş’ üzerine bir yazı

Erken yaşta ve zorla evlendirilen kız çocuklarının son zamanlarda sıklıkla gündeme gelen hamilelik ve ölümleriyle beraber bu olgular etrafında kavram tartışmaları başladı. Bu tartışmalar sırasında “çocuk gelin değil pedofili”, “pedofiliye savaş açtık” gibi tanımlama ve kampanya linklerinin de ortaya çıkmaya başladığını görüyoruz. Pedofili kavramının bu şekilde kullanılması (yani çocuk yaştaki kız çocuğu ile evlenmeyi ve buna izin vermeyi içeren çocuk istismarının nedeni olarak pedofilinin gösterilmesi), her ne kadar durumu patolojize etmek ve norm olmaktan çıkararak insanı irkiltmek amacını gütse de, çeşitli açılardan sorunlu görünüyor.

Öncelikle pedofili, erişkin bir bireyin ergenlik öncesi veya ergenliğe yeni girmiş kişileri cinsel açıdan çekici bulması ve cinsel eğiliminin sadece çocuklara yönelik olmasına neden olan psikoseksüel bir rahatsızlık olarak tanımlanır. Ne var ki pedofili tanısı olan kişilerin hepsi çocukları istismar etmediği gibi (eğilimi düşlem düzeyinde kalan ve eyleme geçirilmeyen kişiler de pedofili tanısı almaktadır), çocukları cinsel yönden istismar eden kişilerin profillerinin de psikopatolojik açıdan tanımlandığı şekliyle pedofili kriterlerini karşılamadığı görülmektedir. Peki “pedofiliye savaş açtık”, “çocuk gelin değil pedofili”  gibi sloganlar kullanarak çocukların uğradığı cinsel istismarı pedofili olarak tanımlamak meseleye dair neleri dışarıda bıraktığı için sorunlu olabilir?

 

Çocuk istismarı, erken yaşta evlendirilme ve ‘pedofiliyle savaş’ üzerine bir yazı

Erken yaşta ve zorla evlendirilen kız çocuklarının son zamanlarda sıklıkla gündeme gelen hamilelik ve ölümleriyle beraber bu olgular etrafında kavram tartışmaları başladı. Bu tartışmalar sırasında “çocuk gelin değil pedofili”, “pedofiliye savaş açtık” gibi tanımlama ve kampanya linklerinin de ortaya çıkmaya başladığını görüyoruz. Pedofili kavramının bu şekilde kullanılması (yani çocuk yaştaki kız çocuğu ile evlenmeyi ve buna izin vermeyi içeren çocuk istismarının nedeni olarak pedofilinin gösterilmesi), her ne kadar durumu patolojize etmek ve norm olmaktan çıkararak insanı irkiltmek amacını gütse de, çeşitli açılardan sorunlu görünüyor.

Öncelikle pedofili, erişkin bir bireyin ergenlik öncesi veya ergenliğe yeni girmiş kişileri cinsel açıdan çekici bulması ve cinsel eğiliminin sadece çocuklara yönelik olmasına neden olan psikoseksüel bir rahatsızlık olarak tanımlanır. Ne var ki pedofili tanısı olan kişilerin hepsi çocukları istismar etmediği gibi (eğilimi düşlem düzeyinde kalan ve eyleme geçirilmeyen kişiler de pedofili tanısı almaktadır), çocukları cinsel yönden istismar eden kişilerin profillerinin de psikopatolojik açıdan tanımlandığı şekliyle pedofili kriterlerini karşılamadığı görülmektedir. Peki “pedofiliye savaş açtık”, “çocuk gelin değil pedofili”  gibi sloganlar kullanarak çocukların uğradığı cinsel istismarı pedofili olarak tanımlamak meseleye dair neleri dışarıda bıraktığı için sorunlu olabilir?

İlk olarak, pedofili cinsiyetten arındırılmış, yani ne failin ne de mağdurun cinsiyetini imleyen bir kavramdır. Oysaki çocuk yaşta evlilik yoluyla istismar edilen ve evlilik haricinde de cinsel istismara uğrayan çocukların çoğunlukla kız çocukları olmasının, istismarcılarınsa büyük farkla erkek olmasının bir tesadüf olmadığını biliyoruz;  kız çocuklarının uğradığı cinsel istismarın cinsiyetli bir doğası vardır, yani cinsiyete dayalı bir tahakküm ilişkisi içerisinde konumlanmıştır. İstismarı ruhsal bir durumu betimlemekte kullanılan bir kavramla açıklamak ise bu tahakküm ilişkisinin, yani çocukluktan yetişkinliğe kız çocuklarının ve kadınların her türlü istismara maruz kalmasını destekleyen yapısal cinsiyet eşitsizliğinin, kadınların emeğini, bedenini, özgürlüğünü, tüm yaşamını kontrol ve baskı altında tutan erkek egemen sistemin görmezden gelinmesi riskini taşır. Bunun yanı sıra kız çocuklarıyla evlenen kişilerin psikiyatrik bir durumdan dolayı bu eylemde bulundukları savı, bu kişilerin “bireysel olarak tedavi” edilmeleriyle çocuk istismarı sorununun çözümlenebileceği gibi bir fikri de beraberinde getirir. Öyle ki kendimizi bir anda kadınların ve kız çocuklarının -zorla evlendirmeyi de içeren- istismarını onaylayan ve normalleştiren toplumsal yapının üzerinden atlamış şekilde, çeşitli ruhsal sorunları olan tekil erkekleri tedavi etmeye çalışır, istismara sebep olan ataerkil düzene ise dokunmazken buluruz.

Bir diğer yandan pedofili kavramı çocukların uğradığı cinsel istismarın bir cinsel arzu meselesi olduğu fikrini içerir. Oysaki cinsel şiddet bir “cinselliği yaşama” biçimi değil, cinselliği içeren ve kullanan bir şiddet biçimidir; tam da bu sebeple “cinsel dürtü”lerin dindirilerek şiddete çözüm bulma çabaları birçok durumda işe yaramaz. Benzer şekilde sözde “cinnet” geçirerek beraber oldukları kadınları katleden ve/veya “cinsel dürtülerini” durduramayan erkeklerin, bu dizginlenemez görünen cinsel- fiziksel tehdit ve şiddet eylemliliklerini koşullar uygun olmadığında pekâlâ kontrol edebildiklerini görürüz.  Pedofili veya kadın cinayeti haberlerinde sıkça rastladığımız bu cinnet, öfke kontrol sorunu gibi ruhsal kavramlar, şiddeti ve sömürüyü erkeklerin bireysel özelliklerine indirgeyerek, bunların arkasında yatan toplumsal yapıyı görünmez kılması açısından risk taşır. Oysaki bu yapı devletin kurumlarıyla tecavüz eden erkeği “aklayan”; “masumane” veya “haklı” bulan, tecavüze uğrayan kadınıysa cezalandıran, tecavüzcüye “iyi hâl indirimi” veren, tecavüzde çocuğun rızasını arayan, böylelikle tüm bu eylemleri onaylayan ve pekiştiren yapının ta kendisidir.

 Bunların yanında pedofili kavramı cinsel istismarı sadece çocuklara dair bir ilgi olarak tanımlayarak, kız çocuklarının uğradığı şiddet ile kadınların uğradığı şiddetin aslında ortak olan kökenini görmeyi zorlaştırır. Çocuk veya yetişkin birçok kadın ücretsiz emeğinden faydalanabilmek ve bedenini sömürebilmek adına zorla evlendirilmektedir. Patriyarka, yaşından bağımsız olarak tüm kadınları vurur; bedenlerini ve emeklerini sömürür, istismar eder, öldürür. Bu nedenle de kadınların ve kız çocuklarının zorlandığı evlilikler, namus algısından, kadınların ücretli/ücretsiz emeğinin sömürülmesinden, babalarından, abilerinden, erkek kardeşlerinden ve diğer erkeklerden gördükleri baskı ve şiddetten ve tüm bunları besleyen patriyarkal düzenden ayrı düşünülemez. Fakat çocuk yaşta evlendirilmenin yarattığı kendine özgü sorunlar da elbette vardır: Erken yaşta evlilik, çocuğa ve çocukluğa çok yönlü çoğul tecavüzdür. Çünkü çocukluk ve ergenlik, gelişme devresidir.  Bu devrede çocukların duygusal, bilişsel gelişmeleri devam eder. Aynı zamanda giderek daha çok kişi ile tanışır ve geniş bir çevre içinde kendilerine arkadaş seçerler.  İlgi alanlarını ve gelecekleri ile ilgili yatkınlıklarını tanırlar. Çocuk erken yaşta çalıştırılır, evlendirilir ise gelişimi büyük ölçüde engellenir. Bedensel ve ruhsal gelişimi aksayabilir.   Yaşam boyu hayat kalitesini etkileyecek sorunlara, hastalıklara neden olabilir.

Dolayısıyla çocuk yaşta evlendirilmeyi de kapsayan çocuk istismarının, psikiyatrik bir hastalık olarak tanımlanan pedofilinin işaret ettiği gibi yetişkinin çocuğa duyduğu erotik ilgi, cinsel istek ve cinsel eylemlerini ifade eden psikiyatrik hastalıkla değil, şiddet ve tahakkümle ilişkili olduğu sonucuna va
rmaktayız. Çocuk yaşta zorla evlendirilme sorununa ilişkin sürdürdüğümüz mücadeleyi,  yerel ve kültürel sınırlar içine ve ruhsal tanımlar içine hapsederek değil, patriarkal bir toplumsal yapının ürettiği mekanizmaları deşifre ederek yürütelim.  Cinsiyet eşitsizliğine, erkeğin çocukluktan yetişkinliğe kadını cinsel, fiziksel, psikolojik, ekonomik, dijital şiddet içeren istismarına ve buna ortaklık-tanıklık eden iktidar ilişkilerine, hükümet politikalarına karşı kadın dayanışmasını yükselterek sözümüzü söyleyelim.

Feministlerin, kadın hareketinin kız çocuklarına yönelik erkek şiddetine karşı yürüttüğü bu tartışmaların,  sözümüzü ve eylemimizi daha da güçlendireceğine inanıyoruz. Umuyoruz ki bu olguyu derinlemesine tartışacağımız ve hareket edeceğimiz zeminleri birlikte daha da sıkı örebiliriz.

Çocuk yaşta evlilik çok yönlü bir sömürü ve şiddet eylemidir!

Kız çocuklarının evlendirilmesi kadının hayatını tahakküm altına alma çabasıdır! İzin vermeyeceğiz!

MOR ÇATI KADIN SIĞINAĞI VAKFI

Şubat 2014

 

Leave a Reply