Mor Çatı Temmuz 2010’da ilk sayısını yayınladığı dergi ile paylaşımlarını sürdürüyor. İlk sayıda 26 Haziran’da yapılan “Kadın Cinayetlerine Karşı İsyandayız” panelinin geniş bir özeti, atölye çalışmaları, dayanışma merkezinin 1 günü, sığınakta devam eden yaşamdan kesitler, Sanatçı Marisa Maza ile söyleşi yer alıyor. Ayrıca Mor Çatı’nın bu yıl 20. kuruluş yıldönümünü kutlaması nedeniyle özel bir bölüm de bulunuyor. “20 yılda biriktirdiğimiz sözlerden…” sayfalarında Mor Çatı gönüllüleri değerlendirmelerini okurlarla paylaşıyor:
Mor Çatı Temmuz 2010’da ilk sayısını yayınladığı dergi ile paylaşımlarını sürdürüyor. İlk sayıda 26 Haziran’da yapılan “Kadın Cinayetlerine Karşı İsyandayız” panelinin geniş bir özeti, atölye çalışmaları, dayanışma merkezinin 1 günü, sığınakta devam eden yaşamdan kesitler, Sanatçı Marisa Maza ile söyleşi yer alıyor. Ayrıca Mor Çatı’nın bu yıl 20. kuruluş yıldönümünü kutlaması nedeniyle özel bir bölüm de bulunuyor. “20 yılda biriktirdiğimiz sözlerden…” sayfalarında Mor Çatı gönüllüleri değerlendirmelerini okurlarla paylaşıyor:
Feyza’dan…
“Ortak olmaya gönüllü olduğum, içerden bildiğim dertler, kendi hikayemdi aslında… Yıllar önce, mahallemizde şiddetin türlü çeşidine maruz kalan, birbirleriyle bir şekilde dayanışan kadınların kendi aralarında terk edilmiş eski bir binayı göstererek, “Şurayı onaralım, açalım bir mor çatı, geçinir gideriz, ne döven var, ne söven” diye şakalaştıklarını hatırladım geçenlerde. Mor Çatı vardı ve mahallemdeki kadınlara umutlu şeyler söyletmişti.
Yaprak’tan…
Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı yeni feminist hareketin yarattığı en önemli kuruluşlardan biri. İlk göz ağrımız, ilk sevdamız… Benim heyecan verici bir deneyimim ilk kez ‘kolektif’ örgütlenme biçimini onca engele rağmen bıkmadan usanmadan denemeye çalışmamızdı. Ne denli başardık bilemiyorum, ama her ilk, hem belli bir potansiyeli ve hem de zaafları taşır. Bu yaratıcı biçimden ve içerikten yaşamın boyunca vazgeçemeyeceğimi orada öğrendim.
Badısabah’tan…
Mor Çatı, kırkbeş yılı yanmış hayatımın, enkazından ve küllerinden yeni bir ‘ben’ yarattı.
Eirini’den…
Şiddet dili paramparça eder mi? Hayır, tabi ki etmez… Bunu Mor Çatı’da öğrendim. Peki sözler yaraları sağaltır mı? Hayır, hep değil, ama umut var. Bu Mor Çatı’da öğrendiğim bir diğer şey…
Sevgi’den…
Benim (özel olan) Mor Çatı’m, aynen her kadının (kamusal olan) Mor Çatı’sı gibi, onunla ilişkilenmenin mutluluk ve güçlenme sağladığı bir pratik oldu hep…
Özgür’den
Mor Çatı’nın en belirgin özelliği bence yıllar içinde kendi politik kültürünü de var etmiş olması. Eli, aklı, fikri Mor Çatı’ya değen her kadın buraya bir şeyler bıraktı. Mor Çatı’nın şimdisi olmak, öncesi ve sonrası da olmak gibi…