Ömer Uğur Genççan’ın Aile Hukuku’ndan kaynaklı, özellikle de boşanma davalarına bakmakla görevli olan Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin Başkanı olma sıfatıyla yaptığı açıklamalar, görevi ve yetkisi ile bağdaşmamakta, kadınların ulusal ve uluslararası hukuktan doğan kazanılmış haklarını hiçe saymakta ve cinsiyetçi yargı pratiklerini teşvik etmektedir.
Ömer Uğur Genççan’ın Aile Hukuku’ndan kaynaklı, özellikle de boşanma davalarına bakmakla görevli olan Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin Başkanı olma sıfatıyla yaptığı açıklamalar, görevi ve yetkisi ile bağdaşmamakta, kadınların ulusal ve uluslararası hukuktan doğan kazanılmış haklarını hiçe saymakta ve cinsiyetçi yargı pratiklerini teşvik etmektedir.
16 Şubat 2019 tarihinde basında yer alan haberlere göre Gençcan, Karabük Barosu’nun düzenlediği bir toplantıda aşağıdaki vahim açıklamayı yaptı:
“Siz erkeklerin 80 senelik kazanılmış hakkını aldınız elinden. Ben hakimim, ben doğruyu söyleyeceğim. Ben vicdanıma göre karar vereceğim. Bayram değil seyran değil, süresize çevirdiler. Şimdi şefkatle bazı bildirileri yayınlayanlar var; ‘Süresiz olduğu doğru değil’. Sanki biz kandırıyoruz! Süresiz olmadığı hal tabii ki var. ‘Adam ölünce alamıyor.’ Tabii ki alamayacaksın. Rahmetlinin mirasçıları sana mı verecek? Bak gördün mü, süreli işte… ‘Ölünce bitiyor.’ E tabii ki bitecek canım… ‘Yeniden evlenince bitiyor.’ E tabii ki bitecek. Sen elin adamıyla evlen, ben de sana ödemeye devam edeyim… Sen elin adamıyla gayrı meşru yaşa, ben de sana her akşam içki paranı göndereyim… Var mı böyle bir şey? Bunları örnekleyerek ‘Bu sürelidir’ denilir mi ya. Tabii ki bitecek bu haller. Bu hale düşmezse, kocan ölmezse, kötü yola düşmezsen, evlenmezsen ölene kadar alıyorsun. Ben 1988’den bu yana bu nafakanın süresiz olmasını içime sindiremedim. Ben yatmışım biriyle sen de yatmışsın biriyle. Ben sana bir ömür boyu nafaka… Ben tükürdüm sen tükürdün. Bir ömür boyu nafaka. Böyle bir şey mi olur?”
Gençcan’ın sözleri, işgal ettiği koltuk nedeniyle yerel mahkemeler üzerinde baskı oluşturmaktadır. Yaptığı açıklamalar ile tarafsızlığını yitiren Ömer Uğur Gençcan derhal istifa etmelidir.
HMK 36/1 maddesi “Hâkimin tarafsızlığından şüpheyi gerektiren önemli bir sebebin bulunması halinde, taraflardan biri hâkimi reddedebileceği gibi hâkim de bizzat çekilebilir”. Maddenin b) fıkrası uyarınca bir hâkimin “davada, iki taraftan birine veya üçüncü kişiye kanunen gerekmediği halde görüşünü açıklaması” en önemli ret sebeplerinden biridir. Sayın Gençcan işini gücünü bırakmış, bir kişiye iki kişiye değil binlerce takipçili sosyal medya hesaplarıyla toplantı toplantı gezerek yürürlükteki yasaya karşı bu görüşlerini tüm topluma açıklamakta ve sadece kendi dairesindeki Yargıtay üyelerinin değil tüm hakimlerin ve tüm yargı mensuplarının etkilenmesine yol açmaktadır. Bunu yaparken de kadınları, kadın emeğini ve kadınların yaşam biçimini hakarete varan sözlerle aşağılayan bir üslup kullanmaktadır. Bu nedenlerle, artık tarafsızlığını yitirmiş bir hâkimin önüne gelecek hiçbir aile hukuku dosyasına bakmaması gerekir.
Gençcan’ın “içine sindiremediği” yoksulluk nafakası lütuf değil, yasal hakkımız…
Gençcan’ın, kadınları hak etmedikleri bir kazancın peşindeymiş gibi gösteren açıklamaları, gerçek olmaktan uzaktır. Yoksulluk nafakası, Medeni Kanun ile tanınan bir haktır. Medeni Kanun’un 175’inci maddesinde düzenlenen yoksulluk nafakasını, boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak isteyebilir. Maddede cinsiyet belirtilmemektedir, boşanma sırasında iki taraf da nafaka talep edebilmektedir. Yoksulluk nafakasının uygulamada daha çok kadınlara bağlanmasının nedeni, Türkiye’deki toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin yarattığı kadın yoksulluğudur. Buna rağmen, birçok boşanma davasında kadınlar şiddetten bir an önce kurtulabilmek amacıyla hakkı ve ihtiyacı olduğu halde nafaka talep edememektedir. Birçok davada kadın çalıştığı için, geliri olduğu için, sosyal yardım aldığı için, bunlar geçinmesi için yeterli olmasa bile zaten nafaka alamamaktadır. Bütün bu engeller aşılıp kadına nafaka bağlansa bile, bağlanan nafaka genellikle asgari ücretin altında, 200-300 TL gibi son derece sembolik düzeylerde kalmaktadır.
Kaldı ki, Medeni Kanun’un 176’ıncı maddesi kadına herhangi bir gelir bağlandığında, miras kaldığında, kadın kayıtlı ya da kayıtsız çalışmaya başladığında, medeni nikahlı ya da fiilen başka biriyle yaşamaya başladığında ya otomatik olarak kendiliğinden ya da zaten mahkeme kararıyla kaldırılır. Ayrıca, erkeğin işsiz kalması, iflas etmesi ve benzeri durumlarda kadına bağlanan nafaka indirilebilir ya da kaldırılabilir. Yani bu nafaka, Gençcan’ın kamuoyunda yaratmaya çalıştığı algının aksine her koşulda “ömür boyu” değildir. Bu nedenle yoksulluk nafakasının her koşulda süresiz olduğu iddiası gerçek dışıdır. Üstelik mahkemeler tarafından belirlenen nafaka genellikle ödenmemekte, kadınlar nafakalarını alabilmek için sürekli mücadele etmek zorunda bırakılmaktadır. Pek çok örnekte ise erkeğin sırf nafaka ödememek için mal varlığını elden çıkardığı ve çalışıyor olmasına rağmen kendisini sigortasız gösterdiği görülmektedir. Nafaka, kamuoyunun önünde devamlı münferit örnekler üzerinden tartışılmakta, bu tekil mağduriyetlerin gerçek olup olmadığı dahi araştırılmaksızın milyonlarca kadının nafakasına göz dikilmekte ve kadın düşmanlığı körüklenmektedir. Her türlü eşitsizlik, cinsiyetçi politikalar ve ayrımcı yargı uygulamaları ile mücadele etmek zorunda bırakılan kadınların şimdi de nafaka hakkına el uzatılmaktadır. Üstelik bu müdahale, üst mahkeme olan ve ilgili davaları görüşen, karara bağlayan Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin Başkanı tarafından da hukuka ve vicdana aykırı bir şekilde hoyratça devam ettirilmektedir.
Kadın erkek eşitliği sağlanmadan ve kadın yoksulluğu sona ermeden yoksulluk nafakasına dokunulamaz!
Kadınlar çocuk-yaşlı bakımı, yemek, ütü, bulaşık, temizlik ve benzeri işlerle ev ekonomisine en az erkekler kadar katkı sunmaktadır. Kadınlara bu işler nedeniyle istihdama hiç katılamamalarından, bunlar nedeniyle işten ayrılmak zorunda kalmalarından, boşanma sonrasında iş hayatına geri dönmelerinin önündeki engellerden kendileri sorumluymuş gibi davranılmakta ve yoksullukla hayatlarını sürdürmeleri beklenmektedir. Kadınlar parasızlıkla “terbiye edilerek” eşitlikten uzak ve şiddet dolu ilişkilere mahkûm edilmeye çalışılmakta, “paragöz” olarak itham edilerek sosyal olarak değersizleştirilmekte ve yoksullukla baş başa bırakılmakta, devamlı “kadınlıkları”, “annelikleri”, “namusları”, “kocalarına yaraşır saygın eşler olup olmadıkları” sorgulanmaktadır. Kadının kanun önünde eşit bir birey olduğu yok sayılmaktadır. Kadınların ev içi ücretsiz emeğini görmezden gelenler ve “yan gelip yattıklarını” iddia edenler, kadınlara yönelik ayrımcılığın ve şiddetin meşrulaşmasından ve artmasından sorumludur.
Gençcan’ın Aile Hukuku’ndan sorumlu Yargıtay Dairesi’nin Başkanı sıfatıyla sarf ettiği “Ben yatmışım biriyle sen de yatmışsın biriyle. ‘Ben sana bir ömür boyu nafaka… (mı ödeyeceğim)” sözleri kendisinin aile ve evlilik kurumundan ne anladığını mı ifşa etmektedir? Evlilik ya da aile hayatında belli ki kendisine göre kadının ev içi emeği, çocu
k bakımı sorumluluğu, çalışamadan geçen yılları, boşanıp çalışmaya kalksa çocuklarını bırakacağı kreşlerin yokluğu gibi kadınların yaşamak zorunda kaldığı hiçbir sorun yoktur.
Gençcan’ın, kadınların kendisini aldatan ya da kendisine fiziksel şiddet uygulayan eşine hakaret ettiği gerekçesiyle eşit kusurlu sayılarak maddi manevi tazminat alacaklarının gasp edilmesinde de sorumluluğu vardır. Şimdi de “Ben tükürdüm sen tükürdün. Bir ömür boyu nafaka. Böyle bir şey mi olur?” sözlerini sarf ederek eşit kusur bahanesiyle kadınların nafaka hakkının da kaldırılmasını istemektedir.
TBMM Boşanma Komisyonu Raporu hayata geçirilmeye çalışılıyor.
Talihsiz bir rastlantıyla Gençcan’ın Medeni Kanun’un kabulünün 93. yıl dönümünde yaptığı açıklamalar, 2016 yılında hazırlanan “Aile Bütünlüğünü Olumsuz Etkileyen Unsurlar ile Boşanma Olaylarının Araştırılması ve Aile Kurumunun Güçlendirilmesi İçin Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırma Komisyonu Raporu”ndaki kadınların kazanılmış haklarını geriye götüren hedeflerden birinin daha fiilen hayata geçirilmesi girişimlerinden biridir. Bu raporda, yoksulluk nafakasını evlilik süresine bağlayarak kadını nafakasız bırakma tehdidi ile boşanmaktan vazgeçirme de dahil, velayet, boşanma davalarında gizli yargılama, mal rejimi, çocuk yaşta zorla evliliklerin teşviki, çocuk istismarcılarına af, kadının ev içi emeğinden kaynaklanan miras hakkını elinden alma, erkeklerin evliliğin hiçbir yükümlülüğünü üstlenmeksizin boşanmasını kolaylaştırma, şiddete karşı devlet korumasını belge sunma şartına bağlama gibi kadınların aleyhine çok sayıda yasal düzenlemelerin önü açılmak isteniyordu. Nafaka konusunda olduğu gibi, çocuk istismarcılarına “evlilik hakkı” girişimlerinde de görüldüğü gibi TBMM Boşanma Komisyonu Raporu, kadınların yasal ve kurumsal kazanımlarına karşı yürütülen fiili bir hükümet programına dönüşmüştür.
Kadınlar olarak, anayasa ve yasalar önünde eşit haklara sahip bireyler olarak yıllardır verdiğimiz eşitlik ve hak mücadelesinden vazgeçmiyoruz. Bizleri eşitsiz, şiddet dolu ve yoksullukla sınanan bir hayata mahkûm edemeyeceksiniz.
Haklarımızdan da mücadelemizden de vazgeçmeyeceğiz!
20.02.2019
Şiddete Son Platformu
ŞİDDETE SON KADIN PLATFORMU
Platform Katılımcıları
- Adalar Vakfı Kadın Çalışma Grubu
- Adana Kadın Danışma ve Sığınmaevi Derneği (AKDAM)
- Antalya Kadın Danışma ve Dayanışma Derneği
- Antalya Kadın Platformu
- Avrupa Kadın Lobisi -Türkiye Koordinasyonu
- Aydın Kadın Efeler Derneği
- Ayvalık Bağımsız Kadın İnisiyatifi
- Bağımsız Kadın Gazetesi (KAZETE)
- Bodrum Kadın Dayanışma Derneği
- Bornova Kadınlar Sosyal Kültürel Dayanışma Derneği- BORKAD
- Buca Evka -1 Kadın Kültür ve Dayanışma Derneği (BEKEV)
- Bursa Mor Salkım Kadın Dayanışma Derneği
- Cinsiyet Eşitliği İzleme Derneği (CEİD)
- Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği
- Çanakkale Kadın El Emeğini Değerlendirme Derneği (ELDER)
- Çiğli Evka -2 Kadın Kültür Derneği (ÇEKEV)
- Datça Kadın Girişimi
- Demir Leblebi Fanzin
- Demir Leblebi Kadın Derneği
- Demokratik Kadın Hareketi
- Deniz Yıldızı Kadın Dayanışma Derneği
- Edirne Kadın Merkezi Danışma Derneği (EKAMADER)
- Ege Kadın Dayanışma Vakfı (EKDAV)
- Ege Kadın Buluşması Platformu
- Ege Karadenizli Kadınlar Derneği
- Engelli Kadın Derneği
- Engelsiz Kadın Haber Ağı
- Erktolia
- Eşit Yaşam Derneği
- Erzincan Katre Kadın Danışma ve Dayanışma Derneği
- Eşitlik İzleme Kadın Grubu (EŞİTİZ)
- Ev Eksenli Çalışan Kadınlar Çalışma Grubu
- Ev Kadınları Kültür ve Dayanışma Derneği (EVKAD)
- Femin & Art Kadın Sanatçılar Derneği
- Feminist Atölye (Kuzey Kıbrıs)
- FİLMMOR Kadın Kooperatifi
- Günebakan Kadın Derneği
- Halkevci Kadınlar
- İlerici Kadınlar Meclisi
- İRİS Eşitlik Gözlem Grubu
- İstanbul Kadın Kuruluşları Birliği
- İzmir Bağımsız Kadın İnisiyatifi
- İzmir Çiğli Evka 2 Kadın Kültür Derneği (ÇEKEV)
- İzmir Kadın Dayanışma Derneği
- Kadın Adayları Destekleme Derneği (Ka.Der)
- Kadın Dayanışma Vakfı
- Kadın Emeği Kolektifi
- Kadın Erkek Eşitliği Derneği (KAZETE-DER)
- Kadın Savunma Ağı
- Kadın Yazarlar Derneği
- Kadının İnsan Hakları-Yeni Çözümler Derneği (KİH-YÇ)
- Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM)
- Kadınlarla Dayanışma Vakfı (KADAV)
- Kampüs Cadıları
- KAOS Gey ve Lezbiyen Kültürel Araştırmalar ve Dayanışma Derneği (KAOS GL)
- Kapadokya Kadın Dayanışma Derneği
- Karadeniz Kadın Dayanışma Derneği
- Kırkyama Kadın Dayanışması
- Kocaeli Kadın Platformu
- Körfez Bağımsız Kadın Dayanışması
- Kırkyama Kadın Dayanışması
- Kırmızı Biber Derneği
- Koza Kadın Derneği (Bursa)
- Lambda İstanbul LGBTİ Dayanışma Derneği
- Mardin Ortak Kadın ve İşbirliği Derneği
- Mersin 7 Renk LGBT Derneği
- Mersin Bağımsız Kadın Derneği
- Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı
- Mor Çetele
- Mor Dayanışma
- Mor Pusula
- Mor Salkım Kadın Dayanışma Derneği
- Muamma LGBTİ+ Derneği
- Muğla Emek Benim Kadın Derneği
- Nar Kadın Dayanışması
- Muğla Karya Kadın Derneği
- Ordu Kadını Güçlendirme Derneği
- Özgür Genç Kadın
- Özgür Renkler Derneği
- Pembe Hayat Derneği
- Samandağ Kadın Dayanışma Derneği
- SODA – Sosyal Dayanışma Ağı
- Sosyalist Kadın Meclisleri
- Şiddetsizlik Merkezi’nden Kadınlar
- SPOD- Sosyal Politikalar, Cinsiyet Kimliği ve Cinsel Yönelim Çalışmaları Derneği
- Söke Kadın Sığınmaevi Derneği
- TJA- Tevgera Jinen Azad – Kadın Özgürlük Hareketi
- TODAP- Toplumsal Dayanışma İçin Psikologlar Derneği Kadın Komisyonu
- Türk Kadınlar Birliği
- Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği ve 24 Şubesi
- Türkiye Aile Sağlığı ve Planlaması Vakfı
- Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu
- Türkiye Soroptomist Kulüpleri Federasyonu
- Uçan Süpürge Kadın İletişim ve Araştırma Derneği
- Uçan Süpürge
- Uluslararası Göçmen Kadınlar Dayanışma Derneği
- Urfa- Yaşam Evi Kadın Dayanışma Derneği
- Üniversiteli Kadın Kolektifi
- Van Saray Kadın Derneği
- Van Yaşam Kültür Kooperatifi (YAKAKOP)
- WINPEACE Barış İçin Kadın Girişimi
- Yaşam Kadın Merkezi Derneği
- Yeni Demokrat Kadın
- Yeniyol’dan Kadınlar
- Yeryüzü Kadınları
- Yeşil Feministler
- Yoğurtçu Kadın Forumu
- 17+ Alevi Kadınlar