Kadın cinayetlerinin hız kesmediği Türkiye’de Mor Çatı’ya başvuran her 4 kadından 1’i sığınak talep ediyor. Bu da şiddete uğrayan kadınların can güvenliği sorunun ne denli acil olduğunu ortaya koymakta. 2012 yılının yalnızca ilk dört ayında ve yalnızca Mor Çatı’dan destek talep eden kadınların sayısı 384, sığınak talep eden kadınların sayısı ise 102 oldu. Ancak yetersiz sığınak sayısı nedeniyle kadınların büyük çoğunluğu bir sığınağa yerleştirilemedi.
Kadın cinayetlerinin hız kesmediği Türkiye’de Mor Çatı’ya başvuran her 4 kadından 1’i sığınak talep ediyor. Bu da şiddete uğrayan kadınların can güvenliği sorunun ne denli acil olduğunu ortaya koymakta. 2012 yılının yalnızca ilk dört ayında ve yalnızca Mor Çatı’dan destek talep eden kadınların sayısı 384, sığınak talep eden kadınların sayısı ise 102 oldu. Ancak yetersiz sığınak sayısı nedeniyle kadınların büyük çoğunluğu bir sığınağa yerleştirilemedi.
Yeni çıkarılan 6284 sayılı yasa kadınların devletten korunma talep etmesine olanak sağlıyor, ancak yeterli önlem alınmadığı için pek çok durumda uygulanamadığı görülüyor. Nitekim İstanbul’da geçtiğimiz günlerde eşleri tarafından öldürülen Zahide ve Mahmure’nin öncesinde devletten korunma talep ettikleri biliniyor. Resmi rakamlara göre her 10 kadından 4’ünün fiziksel şiddet gördüğü Türkiye’de sadece 1931 kadın bir sığınakta kalabiliyor. Haziran ayında açıklama yapan Bakan Fatma Şahin, Türkiye’de 86 sığınak olduğunu ve 35 ilde sığınak olmadığını bildirmişti.
Mor Çatı olarak kadın cinayetlerini durdurmayan, görevi ihmal suçu işleyen yetkililerin engellenmesini, sığınakların açılmasını ve bu sığınakların kadınları şiddet yaşadığı ortama geri dönmeye zorlayan koşullardan arındırılmasını, çocuklarıyla birlikte güçlenmelerini sağlayacak şekilde yürütülmelerini bekliyoruz.
MOR ÇATI’YA 4 AYDA YAKLAŞIK 400 KADIN BAŞVURDU
. Mor Çatı dayanışma merkezinde 2012 yılının ilk 4 ayında şiddet gören 384 kadınla toplam 475 görüşme gerçekleştirildi. Bu görüşmeler yüz yüze, e-mail ya da mektup ve telefonla yapıldı. Bu 4 ayda 102 kadının talebi sığınak oldu. 79 kadın psikolojik, 105 kadın da hukuki destek istedi. 158 kadın ise sadece bilgi almak ya da sosyal destek istemek için başvurdu.
. Şiddet uygulayan erkekler “benim eşimin psikolojik sorunları var” diyor. Mor Çatı adının sığınakla özdeşleşmiş olması, sık sık “sığınakta kalan kadınların tümünün Mor Çatı’yla iletişimi olduğu” düşüncesine yol açıyor. Şiddet yaşadığı için evinden uzaklaşıp sığınaklara giden birçok kadın, kendisine şiddet uygulayan eşleri, hatta bazen de polis gibi kamu görevlileri tarafından Mor Çatı’dan aranabiliyor. Yine 2012’nin ilk 4 ayında toplam 96 eş, Mor Çatı’yı telefonla arayarak, mail atarak, zaman zaman da kapıya gelerek, sığınakta kaldığını düşündükleri kadınları sordular. Görüşmek için ısrarcı olan erkeklerin birçoğunun “benim karımın psikolojik sorunları var” dedikleri görüldü. Bir diğer sık rastlanan tutum da çocukların bir biçimde kullanılmaya çalışılması oldu.
. Kocalara “karın sığınakta” bilgisi veren savcılar bile var!
Şiddetin kadınların yaşamlarını tehdit ettiği, her gün 5 kadının yakını olan erkekler tarafından öldürüldüğü Türkiye’de, kadınların mücadelesi sığınaklarda gizlilik ilkesinin yerleşmesini sağladı. Yasa ve genelgeler sığınakta kalan kadınlarla ilgili bilgi verilmesini yasaklıyor. Ancak hâlâ polis, savcı gibi kamu görevlilerinin şiddetçi eşleri Mor Çatı’ya yönlendirdikleri görülüyor. Eşinin sığınakta olduğu bilgisini, karakoldan, hatta savcıdan aldığını söyleyen erkekler olduğu gibi bir örnekte savcının resmi bir yazıyı eşe verdiği ve Mor Çatı’dan bilgi sorduğu da görüldü.
. Kadın şiddet gördüğünü saklıyor. Kadınlar farklı etkenlerle Mor Çatı’yla iletişime geçiyor olsalar da en temelde içinde bulundukları durumu paylaşma ihtiyacı onları harekete geçiriyor. Şiddet gören kadın, çoğunlukla içinde bulunduğu durumu gizlemek zorunda kalıyor. Kadın şiddet gördüğü için utanıyor, asıl utanması gerekenin şiddet uygulayan olduğu gerçeğini fark ettiğinde harekete geçebiliyor. Şiddet gören kadın, Mor Çatı gönüllüsü ile görüştükten sonra yargılanmaksızın paylaşabilmenin ne kadar önemli olduğunu farklı biçimlerde ifade ediyor. Şiddeti sonlandırma kararıyla gelen kadınların, bu kararı almalarına neden olan son noktanın sabitlenebilir bir şiddet türü olmadığı görülüyor. Kimi kadın için son nokta aşağılayıcı sözler, kimisi için tecavüz veya fiziksel şiddetin boyut değiştirmesi, kimisi için de çocuğunun zarar gördüğünü fark etmesi oluyor.