İstanbul Tabip Odası Kadın Komisyonu ile Mor Çatı’nın 15 Mart’ta düzenlediği panelde, Türkiye’deki kadın sığınakları ile Mor Çatı kadın sığınağındaki uygulamalar, devlet ve yerel yönetimlerle ilişkiler, şiddet başvurularında yaşanan hukuki sorunlar konuşuldu.
İstanbul Tabip Odası Kadın Komisyonu ile Mor Çatı’nın 15 Mart’ta düzenlediği panelde, Türkiye’deki kadın sığınakları ile Mor Çatı kadın sığınağındaki uygulamalar, devlet ve yerel yönetimlerle ilişkiler, şiddet başvurularında yaşanan hukuki sorunlar konuşuldu.
Moderatörlüğünü Şahika Yüksel’in yaptığı panelde, Berna Ekal ‘Yerel Yönetimler ve Sığınak Politikaları’ başlıklı bir sunum yaptı. Mor Çatı Kadın Sığınma Vakfı’ndan Melike Keleş, Mor Çatı sığınak deneyimini paylaştı. Avukat Funda Ekin, şiddet başvurularında yaşanan hukuki sorunlara değindi. Sosyal Hizmetler Genel Müdürlüğü, İstanbul Tabip Odası, Kartal Belediyesi ve Mor Çatı’dan gelen kadınlar da görüş ve deneyimlerini paylaştılar.
Panelistlerden Berna Ekal, ‘Yerel Yönetimler ve Sığınak Politikaları’ başlıklı konuşmasına, 1987’de dayağa karşı yürüyüş sonrasındaki ilk sığınak kampanyasıyla başlayan süreci ve yerel yönetimlerle olan ilişkileri özetleyerek başladı. Türkiye’de bağımsız sığınaklar için mücadele veren kadınların belediyelerden aldıkları desteklerin her yerel seçim sonrasında kesilmesi tehlikesi bulunduğuna işaret eden, Ankara ve İstanbul’dan örnekler veren Ekal, bağımsız kadın sığınakları üzerinde profesyonellik baskısı uygulandığını söyledi. Berna Ekal, profesyonellik baskısıyla kadın dayanışmasının yok sayılmaya çalışıldığına dikkat çekti.
Mor Çatı Kadın Sığınma Vakfı’ndan Melike Keleş de panele katılanlarla Mor Çatı sığınak deneyimini paylaştı. Bağımsız kadın sığınaklarıyla devlete ait sığınaklar arasında bakış açısından kaynaklanan farklar olduğunu belirten Melike, Mor Çatı’nın feminist bakış açısıyla sığınak faaliyeti yürüttüğünü, kadını mağdur yerine koymadan kadın dayanışması sağlandığını söyledi. Melike, “ Bize göre sığınaklar kadının şiddetten uzaklaştığı, mücadele yöntemlerini öğrendiği, güçlenmek ve özgürleşmek için destek aldığı alanlardır. Devletin bakış açısına göre ise sığınaklar, şiddetten kaçan mağdur, yardıma muhtaç kadına destek veren, kadını değil kadının aile içindeki yerini güçlendiren kurumlardır” diye konuştu. Sığınak faaliyeti sırasında devletin kurumlarıyla çeşitli sorunlar yaşadıklarını da belirten Melike,” E-devlet uygulamasıyla kadının gizliliğinin korunması zorlaştırılıyor. Devlet eliyle ihtisaslaşma başlatılarak, uzmanlaşmış sığınaklar gündeme getirilip, kadın dayanışması engellenmek isteniyor” dedi.
Avukat Funda Ekin de şiddet başvurularında yaşanan hukuki sorunlara değindi. Kadın haklarını “varmış gibi görünen haklar” ve “olmayan haklar” diye iki guruba ayıran Ekin, “Toplumsal cinsiyet eşitliği olmadığı için yasal olarak imzalanmış sözleşmeler bir işe yaramıyor. Türkiye cinsiyet eşitsizliğinin yüksek olduğu bir ülke. Öncelikle aile korunuyor. 237 kadın örgütünün aylarca çalışarak hazırladığı kadına karşı şiddet yasasının da meclisten aileyi koruyarak çıkartıldığına hepimiz şahit olduk. 4320 sayılı yasa 1998’den beri var ama en büyük sorun uygulamada” diye konuştu.
İzleyicilerin soru ve görüşleriyle katıldığı panelde, Sosyal Hizmetler Genel Müdürlüğü, İstanbul Tabip Odası, Kartal Belediyesi ve Mor Çatı’dan gelen kadınlar deneyimlerini paylaştılar.