Barınak değil, sığınak istiyoruz!
Sığınaklar kadına yönelik şiddete karşı mücadelenin en önemli araçlarıdır. Kadın ve çocukların şiddetten uzak yeni yaşam alternatifleri oluşturabilmelerini, bunun için güçlenmelerini sağlar. Bu amaçla açılmalı ve düzenlenmelidir.
Barınak değil, sığınak istiyoruz!
Sığınaklar kadına yönelik şiddete karşı mücadelenin en önemli araçlarıdır. Kadın ve çocukların şiddetten uzak yeni yaşam alternatifleri oluşturabilmelerini, bunun için güçlenmelerini sağlar. Bu amaçla açılmalı ve düzenlenmelidir.
Bilindiği gibi Mor Çatı Türkiye’de kadına yönelik şiddete karşı mücadele amacıyla kurulan ilk örgütlenmedir. Kurulduğundan beri de sığınakların uluslararası standartlara uygun yürütülmesi için model oluşturmaya çalışıyor. 20 yıllık süre içinde birçok yasal düzenleme yapıldı. Kadına yönelik şiddete karşı mücadelenin bir devlet politikası olacağı söylendi. Başbakanlığın 2006/17 sayılı genelgesi önemli yasal düzenlemelerden biri ve devletin ilgili bütün kurumlarına, özel idarelere de sorumluluk yüklüyor.
Beyoğlu Kaymakamlığı sorumluluğunu yerine getirip Eylül 2005’te Mor Çatı ile sığınak açılması ve yürütülmesi konusunda bir protokol imzaladı. Finansal destek Dünya Bankası tarafından sağlanıyordu. Bu protokol, alandaki bilgi ve deneyimi bilinen bir kadın örgütü ile devlet kurumunun doğrudan bu konu ile ilgili olarak yaptığı ilk işbirliği idi. Biz, Mor Çatı olarak birçok zorluğa karşın protokolün gereklerini yerine getirdik. Proje, Dünya Bankası tarafından örnek proje seçildi, ödüllendirildi. Ancak projeler sürelidir. Kadın örgütleri olarak bunu yıllardır vurguluyoruz. Asıl olan kadına yönelik şiddetle mücadelenin önemine inanıyorsa devletin bunun için kaynak ayırmasıdır. Para ve bütçe konuları da politik konulardır ve politik seçimlerdir.
Dünya Bankasının desteğinin sona ermesi ile sığınağın yürütülmesindeki zorluklar hat safhaya vardı. Mor Çatı bunun için parasal kaynak bulmaya zorlandı. Oysa biz zaten sığınağın psikolog, avukat, psikiyatr, doktor, pedagog gibi çok önemli ihtiyaçlarını gönüllülerimiz aracılığıyla temin ediyorduk. Bu aynı zamanda önemli bir maddi destekti. Önce sığınak çocukevine verilen personel ücreti desteği kesildi. 6 aydır bu ücreti Mor Çatı yapılan bağışlarla ödüyor, ama bunun sürekli olabilmesi imkansız. Sonuçta devlet, devletin ilgili kurumları sığınaklarla ilgili kaynak ayırmalı.
Derdimizi anlatmak için İstanbul Valiliği, Valiliğin Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı yetkilileri, Devlet Bakanı Nimet Çubukçu ile görüştük. Konunun önemini anladıklarını belirttiler, ancak kaynak sorunu aşılamadı. Kaymakamlık da çeşitli başvurularda bulundu. Son olarak 10 gün önce Kaymakamlık, Mor Çatı çalışanlarına 31 Aralık itibariyle kendileriyle çalışamayacaklarını bildirdi, çünkü ödeneğin olmadığını söyledi. Bir süre önce de Kaymakamlık, bizim bilgimizin dışında SHÇEK İstanbul İl Müdürlüğüne yazı yazıp 2 personel atanmasını istemiş. Arkadaşlarımıza verilen yazının ekinde Kaymakamlığa bu çalışmayı yürütebilmesi için destek sağlayan Başbakanlık Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürlüğü’nün yazısı da bulunuyordu. Kaymakamlığın destek talebi üzerine artık bu konuda kendilerine destek sağlanmayacağını, bunu yerelde, sivil toplum örgütlerinin desteği ile çözümlemeleri gerektiğini bildirmişler. Oysa biz kadın örgütüyüz, şiddetle mücadelenin öznesiyiz ve işimiz para bulmak değil. Bu konuya sosyal devlet yaklaşımı içinde kaynak yaratması gerekenler bellidir, politik sorumluluk taşıyanlardır. Biz alandaki uzmanlığımızı, bilgimizi, deneyimimizi sunuyoruz zaten.
Mor Çatı’nın Kaymakamlıkla imzaladığı protokolün sonrasında 3 kaymakam değişti. Protokol Sayın Kamil Başar’la imzalandı, ardından Sayın Yıldırım Kadıoğlu ve Sayın Hasan Şenses ile çalışıldı. Gözlemlediğimiz sorunlar şunlardır:
- Bu çalışmanın kurumsallaşması istenmedi. Yeni protokol bir türlü imzalanamadı. Sürdürülmesi kaymakamların iyi niyetine bağlı kaldı. Ayrıca kaymakamlık kendi bünyesinde bu çalışma ile ilgili düzenlemeler de gerçekleştiremedi. Sığınağın bütçesi ile ilgili kaymakamlık bünyesinde karar verici konumda olan Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı Mütevelli Heyeti ve Vakıf yetkilileri, sorumluluk taşımaktan uzak.
- Sığınak faaliyetinin önemi, niteliği yeterince kavranılamadı. Mor Çatı’nın bu süre içinde sığınakta kalan kadın ve çocuklara düzenli olarak sağladığı sosyal, hukuki, psikolojik danışmanlık göz ardı edildi. Her toplantıda Mor Çatı bu sığınak için ne yapıyor ki sorusu ile karşılaştık. Bu durumda kaynak yaratmak için yeterli çabanın gösterildiğinden de çok emin olamıyoruz. Kadınlara 2 yıl önce ayda 50 lira, çocuklara ayda 25 lira harçlık veriliyordu, bunlar kesildi, oysa Beyoğlu Kaymakamlığı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı zaten yüzlerce çocuğa destek sağlıyor, bunu biliyoruz, sığınakta kalan çocuklar ve anneleri için bu kadar bir desteği sağlayamayacak durumda değil. İlk gözden çıkarılan sığınağa bağlı çocukevi oldu. Oysa sığınakta kalan çocuklar da travma yaşıyor ve onların özel olarak gözetilebilmesi çok önemli. Sığınağın fiziksel koşulları hiç uygun değil. Çocuklar için ayrı bir mekan zorunlu. Dolayısıyla çocukevinin varlığı büyük önem taşıyor, ancak 6 aydır çocuk evi çalışanlarına kaymakamlık tarafından ücret ödenmiyordu.
Sığınakların açılması kadınların 20 yıl boyunca sürdürdükleri mücadenin sonucunda gerçekleşmiştir. Kazanımlarımızdan geriye adım atılmasına izin vermeyeceğiz. Yapılan düzenlemelerin uygulanabilmesi, gerekli kaynağın yaratılmasına bağlıdır. Yoksa düzenlemeler kağıt üzerinde kalır. Var olan durum ise kadına yönelik şiddete karşı, proje yapmanın ötesinde kalıcı adımlar atılamamasıdır. Bu mücadele projecilikle geçiştirilemez. Sadece konukevi adı altında sığınakların açılması değil, bunların uluslararası standartlara uygun yürütülüp yürütülmedikleri de çok önemlidir. Biz kadın hareketi olarak bu konunun takipçisiyiz. Şiddete karşı mücadelenin öznesiyiz. Sığınakların kadın örgütlerinin çalışmalarına, denetimine açık olmasını savunmaya devam edeceğiz.