Skip to main content
Haberler

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığınca düzenlenen “Kadın Konukevlerinde Alternatif Hizmet Modelleri” toplantısına katıldık

By 30 Ekim 2013No Comments

20 Eylül tarihinde Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın alternatif sığınak modelleri ile ilgili “Kadın Konukevlerinde Alternatif Hizmet Modelleri” isimli toplantısına katıldık. Türkiye’de sığınak düşüncesini ilk dile getiren feministlerin “sığınak” diye tanımlamasının yanı sıra, akademik olarak da “konukevi” diye bir tanım bulunmamakta. Buna karşın devletin ısrarla “konukevi” tanımlamasını kullanmasından bir kez daha rahatsızlık duyduk.

20 Eylül tarihinde Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın alternatif sığınak modelleri ile ilgili “Kadın Konukevlerinde Alternatif Hizmet Modelleri” isimli toplantısına katıldık. Türkiye’de sığınak düşüncesini ilk dile getiren feministlerin “sığınak” diye tanımlamasının yanı sıra, akademik olarak da “konukevi” diye bir tanım bulunmamakta. Buna karşın devletin ısrarla “konukevi” tanımlamasını kullanmasından bir kez daha rahatsızlık duyduk.

Toplantıda Avrupa’dan alternatif sığınak modelleri örnekleri ile ilgili sunumlar yapıldı. Almanya, Finlandiya, İsveç, Avusturya ve Hollanda’dan gelen temsilciler, bu ülkelerdeki mevcut uygulamaları paylaştılar. Bahsi geçen ülkelerdeki sığınak modellerine ilişkin yapılan sunumlarda, hemen hepsi anlattıkları modellerde şiddet uygulayan erkeklere yönelik olarak verdikleri hizmetleri de anlattı. Kadına karşı şiddetle mücadelede kadınların güçlenmesi için ayrılması gereken bütçelerin erkeklerin rehabilite edilmesine ayrılması sadece Avrupa modellerine özgü değil. Türkiye’de de 6284 Sayılı Yasa ve ŞÖNİM’lerin açılmasıyla erkeklerin de rehabilitasyonu gündeme geldi. Bununla beraber hali hazırda bu uygulamanın olumlu ya da olumsuz sonuçları olduğuna ilişkin bir paylaşım olmadı. Türkiye’deki aileyi korumayı öne çıkaran politikaların, Avrupa’da da devlet tarafından öne çıkarıldığını bir kez daha gördük. Bunun yanı sıra, kadınların güçlenmesi ve özgürleşmesi için var olan alanlar olan sığınakların ve bu bağlamda örgütlenmesi beklenen şiddete karşı mücadele politikalarının, erkek egemen devlet eliyle nasıl şekillendiğini görme fırsatı bulduk.

Şiddetin kaynaklarına işaret ettiği belirtilen sunumlarda şiddetin temel kaynağı olan erkek egemen toplum yapısından bahsedilmeyip, kaynak olarak alkol bağımlılığı, yoksulluk, eğitimsizlik gibi nedenlerin öne sürülmesiyse devletlerin benzer yaklaşımlarının bir başka göstergesiydi.  

KSGM tarafından Türkiye’deki modelin anlatıldığı toplantıda, uygulamada mevcut olmayan çok sayıda uygulamaya rağmen 6284’te, İstanbul Sözleşmesi’nde yer alan maddeler üzerinden bir tablo anlatıldı. Çizilen tablonun mevcut uygulamada yaşanan aksaklıklar, uygulanmayan pek çok madde görmezden gelinerek oluşturulmuş olduğunu gördük. Bunları dile getirdiğimizde ise yasanın ve ŞÖNİM’lerin çok yeni olduğu için bu aksaklıkların yaşandığı dışında bir yanıt alamadık. Bunun yanı sıra Türkiye’de bağımsız kadın sığınağı çalışması yürüten Mor Çatı sığınağı örneği veya bazı belediyelerin kadından yana yaklaşımla yürüttüğü sığınakların “alternatif modeller” anlatılırken gündeme alınmaması dikkat çekiciydi.

 

Leave a Reply