Skip to main content
Haberler

Erkek şiddeti azalmıyor, çünkü en önemli yasa hala kâğıt üzerinde!

By 23 Mayıs 2014No Comments

Erkek şiddetinin engellenebilmesi için uzaklaştırma ve diğer tedbirleri içeren 6284 sayılı yasa ile ilgili uygulamalar Mor Çatı tarafından 1 yıl boyunca düzenli olarak izlendi. 15 Nisan 2013-15 Nisan 2014 tarihleri arasında Mor Çatı Dayanışma Merkezi ile iletişime geçen 1377 kadın ve çocuğa ilişkin bilgiler kayıt altına alındı. Ayrıca Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, İstanbul Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi, İstanbul Valiliği, Milli Eğitim Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na bilgi edinme hakkı çerçevesinde soru soruldu ve elde edinilen bilgiler derlendi.  Hazırladığımız 6284 Sayılı Kanun Uygulamaları İzleme Raporu aşağıda özetlediğimiz sorunları ortaya koyuyor. 

Erkek şiddetinin engellenebilmesi için uzaklaştırma ve diğer tedbirleri içeren 6284 sayılı yasa ile ilgili uygulamalar Mor Çatı tarafından 1 yıl boyunca düzenli olarak izlendi. 15 Nisan 2013-15 Nisan 2014 tarihleri arasında Mor Çatı Dayanışma Merkezi ile iletişime geçen 1377 kadın ve çocuğa ilişkin bilgiler kayıt altına alındı. Ayrıca Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, İstanbul Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi, İstanbul Valiliği, Milli Eğitim Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na bilgi edinme hakkı çerçevesinde soru soruldu ve elde edinilen bilgiler derlendi1.  Hazırladığımız 6284 Sayılı Kanun Uygulamaları İzleme Raporu aşağıda özetlediğimiz sorunları ortaya koyuyor. 

Aile Mahkemeleri tarafından çıkarılan kararlar, kadınların ihtiyaçlarını karşılayamadı

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından verilen cevapta, “Yasanın yürürlüğe girdiği 20.3.2012 tarihinden Şubat 2014’e kadar Türkiye genelinde 26.504 koruyucu, 183.215 önleyici tedbir kararı verilmiştir” denildi. Verilen cevapta bu tedbirleri talep eden kaç kadın olduğu bilgisi ise verilmemiştir. Aile mahkemelerinin çıkardığı kararların benzer tedbirleri içerdiği görüldü. En sık verilen tedbirler; şiddet tehdidi, hakaret, aşağılama veya küçük düşürmeyi içeren söz ve davranışlarda bulunmama, uzaklaştırma, yaklaşmama ve iletişim araçlarıyla rahatsız etmeme olarak tespit edildi. Kadınların kanun hakkında ayrıntılı bilgiye ulaşamamaları ve bu konuda bilgilendirilmemelerinin, haklarına erişimde zorluk yarattığı görüldü.

Kadınların “delil” sunması isteniyor

Mahkemelerin tedbir isteyen kadınlardan delil istediklerine tanık olduk. Şiddete maruz kaldığına dair delil sunamayan kadınların daha kısa süreli olarak kararlardan faydalandığını ya da hiç faydalanamadığı gözlemlendi. Daha önce şiddet uygulayan kişiyi 6284 Sayılı Kanun kapsamında uzaklaştıran ve bu süre içinde şiddet uygulayanla hiçbir şekilde iletişim kurmayan kadınlar, tekrar koruma kararı talep ettiklerinde, şiddet sürmediği gerekçesiyle ret cevabı ile karşılaştılar. Oysa birçok şiddet uygulayan için uzaklaştırma kararı etkili oluyor ve şiddet uygulayanlar, yeniden harekete geçmek için kararın süresinin bitmesini bekleyebiliyorlar. Örneğin, dayanışma içinde olduğumuz bir kadın, koruma kararı bittikten iki gün sonra, uzaklaştırılan eşi tarafından saldırıya uğradı.

Yasa şiddeti geniş tanımlıyor, ancak yasa uygulayıcılar hala fiziksel şiddet dışındaki şiddet biçimlerini risk kapsamında görmüyor. Bu nedenle yasada engel bulunmamasına rağmen psikolojik, cinsel vb. şiddet biçimlerini yaşayan kadınlar yasadan yararlanamayabiliyorlar. 

Erkekler uzaklaştırma kararına uymamaları durumunda çoğu kez ceza almıyor

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na bilgi edinme kanunu kapsamında sorulan soruya verilen yanıtta, 2917 şiddet uygulayan hakkında önleyici tedbir kararını ihlal etmesi nedeniyle zorlama hapsi kararı verilmiştir, dendi. Açılan dava sayısına ilişkin verilen bir yanıt olmamakla beraber, bu süre içinde verilen önleyici tedbir kararı sayısı 185.215 olarak bildirildi. Aradaki ciddi fark, şiddet uygulayanların çoğunun kararı ihlal etmediğinin değil, birçok ihlalin cezalandırılmıyor olmasının sonucu olarak görülebilir. 

6284 Sayılı Kanun’dan faydalanan bir kadın, şiddet uygulayanı defalarca karakola şikâyet ettiği halde, şiddet uygulayan hakkında herhangi bir yaptırımda bulunulmadığını, şikâyetlerinden birinde kolluk yetkilisinin, şiddet uygulayanın “yolunun üstünde yaşadıkları” (aynı çevrede yaşadıkları) gerekçesiyle şikâyeti almak istemediğini de belirtti. Şiddet uygulayanın 6284 kararını ihlal etmesi nedeniyle şikâyette bulunan bir başka kadın, kolluk yetkilisi tarafından “Aslında iyi bir adama benziyor, çocuğuyla da ilgili” denildiğini ifade etti.

Kadınların şikâyetleri karakolda hala göz ardı edilebiliyor.

Şiddete maruz kalan kadınların ilk adımda başvurduğu kurumların başında gelen karakollarda, şikâyetlerin kayda alınmadığı, personelin yeterli bilgiye sahip olmadığı, şiddet yaşantısından gelen kadınlara suçlayıcı tavırla yaklaşıldığı, şiddet uygulayanın lehine manüpilasyon yapıldığı, “şikâyet etsen de bir şey çıkmaz, sonra daha kötü olur” denilerek şikâyetçi olmaktan vazgeçmesinin teşvik edildiği durumlar belirlendi.

Tedbir kararı için yapılan başvuruların ikametgâhın bulunduğu yere yönlendirilmesi yasaya aykırı

6284 Sayılı Kanun’un 8. Madde’sinde “Tedbir kararları en çabuk ve en kolay ulaşılabilecek yer hâkiminden, mülkî amirden ya da kolluk biriminden talep edilebilir.” denmiştir. Buna rağmen, tedbir kararı almak isteyen kadınlara ikametlerinin bulunduğu yere başvurmalarının söylendiği görüldü. Bu durumun hem kollukta hem de mülki amirliklerde yaşanıyor olduğu belirlendi.

Görevli personel erkek şiddetini toplumsal sorun olarak görmüyor

Dayanışma içinde olduğumuz birçok kadın, karakolda arabuluculuk yapılıp şiddet uygulayanla tekrar bir araya getirilmelerine çalışıldığını belirttiler.

Kadınların kanun uygulayıcılarının ve sosyal hizmet personelinin tutumu ile ilgili sıkıntılar yaşadıkları görüldü. Kanun uygulayıcılarının kadınları suçlayıcı bir tavır içerine girmeleri ve erkek dayanışması sergilemeleri nedeniyle zorluk yaşadıklarını belirten kadınlar oldu. 

Şiddete karşı mücadelede yetki verilen kurumlarda sıklıkla uygulanan yöntemlerden birinin bezdirme olduğu saptandı. Kadınların, gittikleri kurumlarda çalışanlar tarafından haklarını kullanmaktan vazgeçmeleri için eksik veya yanlış bilgilendirme ile ya da süreçte karşılaşacakları zorlukları atlatamayacakları gibi söylemlerle yönlendirilmeye çalışıldığı görüldü. 

Gizlilik sağlanamıyor, kadın ve çocukların güvenliği tehlikeye atılıyor

Kanuna göre, kadın ve çocukların can güvenlikleri söz konusu olduğunda tüm resmi bilgilerinin gizli tutulması gerekirken, Milli Eğitim Bakanlığı’nın bunu ihlal ettiği, “gizli kayıt” sisteminin işlemediği görüldü. Şiddet uygulayan erkekler sistemin açıklarını kullanıp çocuklarının yeni kayıt yaptırdığı okullara ulaşabildiler. Milli Eğitim Bakanlığı’nın internet sisteminde gizli kayıtla ilgili olarak hazırladığı butonun işlevinin, birçok okul yöneticisi tarafından bilinmediği görüldü.

SGK kayıtlarının gizlenmesinde de sorunlar yaşandığı tespit edildi.  Kadınlar işe girdiğinde SGK kayıtları gizlenmediği için şiddet uygulayan tarafından çok çabuk bulunabildi. Kararların çıkması sürecinde hayatlarına devam etmek için mücadele eden kadınlar, çoğunlukla sigortasız işlerde gü
vencesiz çalışmak zorunda kaldı. Kadınlar çocuklarıyla birlikte yaşadıkları için, çocuğun kaydı gizlenmeden sağlık hizmeti alması durumunda, şiddet uygulayan kolaylıkla annenin yerini de tespit edebildi. Buna rağmen kadınların kayıtları için gizlilik kararı verilirken çocuklar için verilmeyebildiği görüldü.

Gizli kayıt yapıldığı halde, hastane randevu sisteminden faydalandığı için şiddet uygulayan tarafından yaşadığı yer tespit edilen kadınlar oldu. Şiddet uygulayanın Sağlık Bakanlığı’nın internetteki hastane randevu sisteminden ya da ALO 182 Sağlık Bakanlığı hastane randevu sistemini arayarak kadınların ve çocukların aldıkları hastane randevularını öğrenebildikleri görüldü. 

Yasaya göre kadınlara verilmesi gereken maddi yardım boş vaatten öteye geçemedi

Kaymakamlıklardaki görevliler, maddi yardımdan yararlanmak isteyen kadınlara konuyla ilgili bilgilerinin olmadığını belirttiler, nitekim kaymakamlıklarda konuyla ilgili bir birim de bulunmuyordu. 

Geçici maddi yardım ile ilgili Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na sorulan soruya gelen yanıta göre, kanunun yürürlüğe girdiği tarihten, dilekçenin yazıldığı 6 Mart 2014’e kadar geçen 2 yıllık süreçte, sadece 371 kadına geçici maddi yardım sağlanmıştı. Mor Çatı’ya başvuran kadınlardan 8’i bundan faydalanmak için mülki amirliklere yazılı başvurdu, 7’si bu desteği alamadı. 

Kanun’da yer alan desteklerde birisi de, şiddete maruz kalan kişiye yakın koruma tahsis edilmesidir. Koruma hizmeti talep eden birçok kadın bu hizmetten kısıtlı olarak faydalanabilmiştir. Kanun’da hiçbir masraf alınmayacağı, şiddete maruz kalan kişinin masraflardan muaf olduğu belirtilmesine rağmen, kadınların koruma istediklerinde korumanın masraflarını da karşılamak zorunda olduklarının belirtildiği tespit edildi.

Kimlik ve diğer bilgilerin değiştirilmesi kadınlara yeni güçlükler getirdi

6284 Sayılı Kanun’da hâkim tarafından verilecek koruyucu tedbir kararlarından biri de kadınların Tanık koruma kanunu uyarınca kimlik ve diğer bilgilerinin değiştirilmesidir (Madde-4/ç). Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’ndan bilgi edinme kanunu kapsamında aldığımız bilgiye göre, kanunun yürürlüğe girdiği 20 Mart 2012 tarihinden yanıtın geldiği 6 Mart 2014 tarihine kadar, 123 kadının kimlik bilgi ve belgeleri değişti. Mor Çatı’nın dayanışma içinde olduğu, kimlik değişimi için başvuran ve kanun çıktıktan kısa bir süre sonra başvuruda bulunarak bu hakkı elde eden bir kadın, başvurusunu yaptıktan 1 yılı aşkın süre sonra kimliğini değiştirebildi. Kimlik değişimi sürecinde, güvenliği sağlanamayacağı gerekçesiyle çocuğunun okul kaydı özel bir okula alındı fakat okulun masrafları karşılanmadığı için ekonomik zorluk yaşadı. Yine bu süreçte uzun bir süre çalışmasına izin verilmemesi ve verilen maddi yardımların ihtiyaçlarını karşılayacak düzeyde olmaması da zorlayıcı bir diğer unsur oldu. Kimliği değiştikten sonra İŞKUR’a başvuruda bulunan kadın, geçmiş iş deneyimlerinin ve eğitim bilgilerinin silinmesi nedeniyle iş bulmakta zorluk yaşadı. Uygulamadan faydalanan bir başka kadın, kimlik değişimi ile çocukların gizli kaydı da dâhil birçok sorunu çözmüş oldu. Bununla beraber, kimlik bilgilerinin değişmesinin kadın ve çocuklar için psikolojik ve teknik birçok zorluğu beraberinde getirdiği görüldü. Kimlik değişimine ihtiyaç duyulmadan kadın ve çocukların korunabileceği mekanizmaların bir an önce devreye girmesi, kanunun kadınları güçlendirmesi için oldukça önemli. Erkekler hayatlarına devam ederken, şiddetten uzaklaşan kadınlar kendilerini gizlemek ve hayatta kalmak için mücadele etmeye devam ediyor.

Şiddet Önleme Merkezleri sayıca çok az, hizmet yeterli değil

Yasa kapsamında kurulması öngörülen ŞÖNİM’lerin sayısı Türkiye ölçeğinde hala sembolik düzeyde. Oysa Sosyal Hizmet ve Çocuk Esirgeme Kurumu’nun kaldırılmasıyla birlikte bu alanda büyük bir boşluk doğmuş durumda. Şiddete uğrayan kadınların alabilecekleri destekler konusunda yeterli bilgiye ulaşamadıkları, bunun da erkek şiddeti ile baş etmelerini çok daha zor hale getirdiği görülüyor. Sembolik sayıdaki ŞÖNİM kadınlara yeterli sayıda sığınak, ayni ve nakdi destek, kreş desteği, mesleki eğitim desteği, iş bulma desteği sağlamakta yetersiz kalıyor.

7/24 esasına göre ve şiddete maruz kalan kadınların “oradan oraya” gitmesinin önüne geçmek için hizmet vereceği duyurulan ŞÖNİM’lere başvuran kadınların, sığınak için karakola, hukuki destek için Baro’ya, nakdi yardımlar için mülki amirliğe, iş bulmak için İŞKUR’a yönlendirildiği ve bu yönlendirmelerin de sistemli yapılmadığı, saat 5 itibariyle kendilerine destek verecek hizmetli bulamadıkları görüldü. 

  Erkek Şiddetini Önlemede 6284 Sayılı Kanun adı ile yayınlanan izleme raporu ve  “Erkek Şiddetini Önlemede 6284 Sayılı Kanun” broşürü Mor Çatı’nın konu ile ilgili projesi kapsamında hazırlandı. Bu projeye Hollanda Başkonsolosluğu finansal destek sağladı.

 

Leave a Reply