Skip to main content
Haberler

Fatma Şahin'i Bir Kez Daha "Aile"nin Değil, Kadınların Bakanı Olmaya Çağırıyoruz!

By 2 Temmuz 2013No Comments

Kadına yönelik şiddete karşı “şiddete sıfır tolerans” sloganıyla propaganda yapan, geçtiğimiz yıl İstanbul Sözleşmesi olarak bildiğimiz Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile içi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi’ni imzalayan AKP hükümeti, iktidara geldiği günden bu yana kadın-erkek arasındaki cinsiyet eşitsizliğini derinleştirecek politikalar üretmeye ve uygulamaya ısrarla devam ediyor. Kadın bakanlığının isminin “aile” bakanlığına dönüştürülmesi, kadına yönelik erkek şiddetiyle mücadeleye yeterli bütçe ayrılmaması ve şiddetle mücadelede siyasi irade gösterilmemesi, kadınların sezaryen ve kürtaj haklarına müdahale gibi çeşitli alanlarda hükümetin bu cinsiyetçi politikalarının sonuçlarını yaşamaktayız.

Kadına yönelik şiddete karşı “şiddete sıfır tolerans” sloganıyla propaganda yapan, geçtiğimiz yıl İstanbul Sözleşmesi olarak bildiğimiz Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile içi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi’ni imzalayan AKP hükümeti, iktidara geldiği günden bu yana kadın-erkek arasındaki cinsiyet eşitsizliğini derinleştirecek politikalar üretmeye ve uygulamaya ısrarla devam ediyor. Kadın bakanlığının isminin “aile” bakanlığına dönüştürülmesi, kadına yönelik erkek şiddetiyle mücadeleye yeterli bütçe ayrılmaması ve şiddetle mücadelede siyasi irade gösterilmemesi, kadınların sezaryen ve kürtaj haklarına müdahale gibi çeşitli alanlarda hükümetin bu cinsiyetçi politikalarının sonuçlarını yaşamaktayız.

Gezi Parkı’nda ağaç katliamını durdurmak için başlayan direniş kısa sürede hem Türkiye’ye yayıldı hem de AKP politikalarına karşı bir isyan hareketine dönüştü. Konda’nın yaptığı Gezi Parkı araştırmasına göre direnişe katılanların yarısından fazlasını kadınlar oluşturdu. AKP’nin baskı rejimine karşı seslerini yükseltmek isteyen kadınlar sokaklarda direndiler, mücadele ettiler. Bunun karşısında ise diğer direnişçiler gibi devlet şiddetine maruz kaldılar. İnsan sağlığını tehdit edecek miktarda gaz kullanımından sadece direnişçiler değil, yerleşim yeri ve hastane gözetilmeden kullanılmasının sonucu olarak birçok kişi etkilendi. Pek çok kişi haksızca gözaltına alındı, gözaltındaki kadınlar özellikle erkek polislerin sözlü ve elle tacizine ve hakaretine, açıkça fiziksel, sözel ve cinsel şiddetine maruz kaldılar.

Direnişin ilk gününden beri uzlaşmadan uzak bir dil ile halka seslenen başbakanın hedefi yine kadınlar oldu. İnsanların kolektif yaşam biçimini deneyimledikleri alternatif bir alana dönüştürülmüş olan Gezi Parkı’na gelen kadınlardan “orada ne işleri olduğunu” sorgulaması tam da kadınları eve hapsetmeye çalışan politikalarının bir yansımasıdır. Başörtülü kadınların yaşadığı ayrımcılık üzerinden sözünü kuruş biçiminin, kadından yana değil tersine kadını araçsallaştıran ve kadınlar arası bölünmeler ve hiyerarşiler yaratan bir yerden olduğunu görüyoruz.

Erdoğan en son açıklamasında ise kadın ve erkeklere “doğum kontrolü oyununu bozun” diye seslenmiştir. Başbakanın bu konuşması açık bir şekilde Türkiye’nin taraf olduğu CEDAW sözleşmesine aykırıdır. Madde 12’de kadınların doğum kontrole erişimi hakkında şu hüküm bulunmaktadır: “Taraf Devletler, aile planlaması dahil sağlık bakım hizmetlerinden kadın ve erkeğin eşit olarak yararlanması için, sağlık alanında kadınlara karşı ayrımı ortadan kaldırarak bütün önlemleri alacaklardır.” Başbakan ise ülkesinin imzacısı olduğu uluslararası sözleşmede güvence altına alınmış hakkın aslında bir “oyun” olduğunu söylemek suretiyle kadınları doğum kontrolü yapmamaya teşvik ederek açıkça sözleşmeye karşı gelmektedir.

Bu süreçte kadından sorumlu olması gereken devlet bakanı Fatma Şahin’in ise; kadınlardan taraf politika yapmak bir yana, 5 kişinin öldüğü, 11 kişinin gözünü kaybettiği, 60’ı ağır olmak üzere 8.041 kişinin yaralandığı bir durumda, hükümetin anti-demokratik söylemlerini sosyal politika alanında da yeniden ürettiğini, başbakanın her sözünü destekleyerek politikalarını onayladığını endişelenerek izlemekteyiz. Fatma Şahin’i toplumsal cinsiyet eşitsizliğini derinleştiren bu politikaları desteklemeyi bırakmaya ve kadınlar için ve kadınlardan taraf politika yapmaya davet ediyoruz. 

Mor Çatı

Leave a Reply