Skip to main content
Haberler

Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Ulusal Eylem Planı (2016-2019)’na ilişkin Kadın Sığınakları ve Danışma/Dayanışma Merkezleri Kurultayı’nın Görüş ve Değerlendirmeleri

By 6 Şubat 2016No Comments

Aile Sosyal Politikalar Bakanlığı Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü tarafından gönderilen 22.12.2015 tarihinde tarafımıza ulaşan,  Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Ulusal Eylem Planı (2016-2019)’nda yer alan hedefler, stratejiler ve faaliyetler konusunda Mor Çatı’nın  görüşleri istenmiştir. Mor Çatı  Eylem Planı’nı tek başına görüş vermek yerine, bileşeni olduğu Kadın Sığınakları ve Danışma/Dayanışma Merkezleri Kurultayı bileşeni örgütlerle birlikte oluşturmuştur.

Aile Sosyal Politikalar Bakanlığı Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü tarafından gönderilen 22.12.2015 tarihinde tarafımıza ulaşan,  Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Ulusal Eylem Planı (2016-2019)’nda yer alan hedefler, stratejiler ve faaliyetler konusunda Mor Çatı’nın  görüşleri istenmiştir. Mor Çatı  Eylem Planı’nı tek başına görüş vermek yerine, bileşeni olduğu Kadın Sığınakları ve Danışma/Dayanışma Merkezleri Kurultayı bileşeni örgütlerle birlikte oluşturmuştur.  Mor Çatı imzası ile  31.01.2016 tarihinde Bakanlığa iletilen, Kadın Sığınakları ve Danışma/Dayanışma Merkezleri Kurultayı bileşeni olan örgütlerin  Eylem planı hakkında görüş ve değerlendirmeleri aşağıdaki gibidir.  

  1. Aile Sosyal Politikalar Bakanlığı Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Ulusal Eylem Planı(2016-2019)’nı, kadına yönelik şiddetle mücadelede etkin düzenlemeler oluşturulmak amacıyla ilgili kamu kurum ve kuruluşları ile sivil toplum örgütlerinden görüş ve değerlendirme istendiği belirtilerek göndermiştir.   Fakat eylem planı metniyle birlikte gönderilen dağıtım listesindeki kurum ve örgütler arasında kadına yönelik şiddetle mücadele alanında faaliyet gösteren birçok kadın örgütünün yer almadığı görülmüştür. Ulusal Eylem Planı (UEP)  taslağının gönderilmesi sırasında da aynı durumu görmüş ve buna dair görüşümüzü bildirmiştik. Kadına yönelik şiddetle mücadele alanında deneyimli birçok kadın  ve LGBTİ (Lezbiyen, Gay, Biseksüel, Trans, İnterseks)  örgütünün söz konusu eylem planından haberdar edilmeyerek görüş ve değerlendirme sürecine dâhil edilmemesi, ne yazık ki UEP’in etki ve kapsama alanını sorgulamamıza neden olmuştur. Sürecin işlerliğinde daha şeffaf olunması gerekmektedir.
  2. UEP’nin  2. Hedef maddesinde kadına yönelik şiddetin önlenmesinde zihniyet dönüşümünü sağlamak için “Kadına yönelik şiddet konusunda hizmet sunan tüm kurum ve kuruluş temsilcilerine yönelik olarak seminer, atölye çalışması vb. etkinliklerin işbirliği içinde düzenlenmesi sağlanacaktır.” denilmesine rağmen, planın oluşturulma aşamasında dahi bu alanda deneyimli kadın örgütleri bilgilendirilmemiş, toplantıya çağırılmamış ve görüşleri önemsenip alınmamıştır.  UEP’nin hazırlanma sürecinde söz sahibi olmayan kadın örgütlerinin, ilgili kurum ve kuruluşlarla daha sonrasında   nasıl bir işbirliği yapması düşünülmektedir? Plan dâhilindeki faaliyet ve hedeflere ulaşmada sürecin açık bir şekilde işlemesi ve kadın örgütlerinin de dâhil olduğu denetim mekanizmalarıyla denetlenmesi önemlidir.
  3. Çok uzun yıllardır kadın örgütleri tarafından dile getirilen ve açıkça itiraz edilen erkeklere yönelik çalışmalara UEP’te tekrar tekrar yer verilmiş olması, bu çalışmaların sağlık hizmetleri şeklinde düzenlenmesi ve şiddetin faili erkeklerle çalışmakta ısrarcı olunması, kadına yönelik sistematik erkek şiddetinin varlığının görmezden gelindiğini göstermektedir. Şiddet, erkeklerin bilinçli olarak tercih ettiği bir davranıştır. Şiddetin faili erkeklere yönelik eğitimlerin artırılmasına yerine, bu alandaki kısıtlı kaynak ve imkânların şiddete maruz kalan kadınlara verilecek destekler için kullanılması önemlidir. 
  4. Madde 2.7’de  “Kadına yönelik şiddet konusunda düzenlenecek eğitim programlarının etki analizleri yapılarak, ortaya çıkan sonuçlar kapsamında mevcut programlar ve materyaller güncellenmesi” şeklinde düzenlenen faaliyetlerin açıklama bölümünde,  Aile İçi Şiddetle Mücadele Projesi kapsamında 26 proje ilinde kadına yönelik şiddet kapsamında kurumların sağladığı hizmetlerin durum analizi ve eğitim ihtiyaç analizi çalışmaları yürütüldüğü belirtilmiştir.  Hizmetlerin durum analizi hangi birimlerce ve kimler tarafından yapılmıştır/yapılacaktır? Alanda deneyimli kadın örgütlerinin bu analize katkı sunması sağlandı mı/sağlanacak mıdır?
  5. Madde 3.1’de “Şiddet Önleme ve İzleme Merkezleri tüm illerde yaygınlaştırılacak, kapasiteleri geliştirilecek ve hizmetlerin standardizasyonu sağlanacaktır” faaliyetleri düzenlenmiştir. Faaliyetlerin açıklamasında,  Şiddet Önleme ve İzleme Merkezleri’nin (ŞÖNİM) 14 ildeki pilot uygulamasının sonucunda Kasım ayı itibariyle de 39 ilde  daha ŞÖNİM kurulmasına ve  tüm ülkede yaygınlaştırılmasına karar verildiği  belirtilmiştir.    ŞÖNİM’lerin pilot uygulamasının değerlendirmesini içeren  herhangi bir rapor, araştırma, analiz var mıdır? Pilot uygulamanın hangi sonuçlarına göre yeni ŞÖNİM’ler açılarak standardizasyon sağlanması amaçlanmaktadır?  ŞÖNİM’lerin 3 yıldır süren pilot uygulamasının standardize edilememesinin nedenleri nedir? Kadına yönelik şiddet alanında çalışan kadın örgütlerinin deneyimleri gösteriyor ki, ŞÖNİM’lerin çalışmasının standardize edilemiyor oluşunun temel nedenlerinden biri hala ŞÖNİM yönetmeliğinin olmayışıdır. Bununla birlikte, illerin nüfusuna göre yeterli sayıda ve nitelikte ŞÖNİM’ler hala mevcut değildir. Örneğin, İstanbul gibi bir metropolde talepleri karşılamaya çalışan sadece bir tane ŞÖNİM bulunmaktadır.  Dolayısıyla,  hem çalışanlar hem de çalışmanın kendisi açısından çeşitli zorluklar ortaya çıkmaktadır. Açıklamalar arasında “Hizmetlerin standartlaştırılması kapsamında 2016-2017 yıllarında ŞÖNİM’lerde kullanılan veya kullanılması gerekli olan idari ve mesleki formlar revize edilecek ve pilot uygulamaya geçilecektir. Pilot uygulama sonuçlarına göre formlar tekrar revize edilecek ve ülke genelinde uygulanmaya başlanacaktır.” denilmektedir. Tekrar tekrar pilot uygulamalarla sürecin uzatılması, ŞÖNİM’lerin yaygınlaştırılması ve/veya standartlarının sağlanmasını geciktirmektedir. Söz konusu açıklamayla birlikte 2012 yılında açılmaya başlanan ŞÖNİM’lerin çalışması tam 5 yıla yayılmış olacaktır ki bu pilot uygulama için uzun bir süredir. Geçen 3 yılda içinde bu formların revize edilmemiş olmasının nedeni nedir?
  6. 3.2 Maddesi’nin açıklamalarında “Can güvenliği riski yüksek ve farklı hizmet modeline ihtiyaç duyan kadınlar için ihtisaslaşmış konukevleri açılacak ve/veya mevcut konukevleri dönüştürülecektir” denilerek sığınakların yapısına ilişkin açıklamalar yapılmıştır. “Farklı hizmet modeli” ile kastedilen tam olarak nedir? Nasıl bir ihtisaslaşmadan söz edilmektedir? Düşünülen bir model var mıdır?  İhtisaslaşmış sığınaklarla ilgili kadın örgütlerinin görüşü alınmalı ve öncelikli olarak var olan sığınakların iyileştirilmesi amaçlanmalıdır.
  7. UEP’ye göre sığınakların işleyişine dair standartlaştırma 2016-2017’ye ertelenmiştir. “Sığınakların işleyişini düzenleyen Kadın Konukevlerinin Açılması Ve İşletilmesi Hakkında Yönetmeliği’nin uygulanamamasında ne gibi zorluklar yaşanmaktadır?”, “Yönetmelikte değişiklikler olacak mı, olursa ne yönde olacaktır?”, “Standartlaştırmada baz a
    lınan bir model var mı?” sorularının da cevaplanması gerekmektedir.
  8. 3.3. Maddesinde “Belediye Kanunu gereğince nüfusu 100.000’i geçen tüm belediyeler tarafından konukevi/sığınmaevi açılmasına yönelik çalışmalar yürütülecektir” denilmektedir. Ancak, buna dair işleyişi denetleyecek herhangi bir mekanizması bulunmamaktadır.  Ayrıca, “Haziran 2015 tarihi itibariyle nüfusu 100.000’i aşan 201 belediye mevcuttur. Bunlardan Ankara(4), Antalya, Aydın, Bursa(3), Diyarbakır(2), Eskişehir, Gaziantep, Mersin(2), İstanbul(9), İzmir (6), Uşak, olmak üzere 11 ilde 31 kadın konukevi 723 kapasite ile hizmet vermektedir.” denilmektedir. Buna göre, söz konusu 11 ilde her bir sığınağın kapasitesi 24 olmalıdır. Ancak sadece İstanbul’da bir gecede yaklaşık 30 kadın sığınak talebinde bulunmakta ve ilk adım merkezlerine yerleştirilmektedirler. Bu verilere göre, mevcut sığınak kapasitesinin nüfusa oranla yetersiz olduğu aşikârdır. Dolayısıyla belediyeler, sığınak açmalarına ilişkin sorumluluklarının yerine getirmeleri için etkili bir şekilde denetlenmeli ve bu denetim mekanizmasına kadın örgütleri de dahil edilmelidir. Hane içi, özel alan ve kamusal alandaki (kadına, çocuğa, yaşlılara, engellilere ve erkeğe yönelik şiddet) şiddet konularının ayrı ayrı değil bütüncül olarak nasıl ele alınabileceğinin saptanması bir faaliyet olarak düşünülmekte ve kadına yönelik şiddet alanındaki çalışmaların bir potada eritilmesinin hedeflendiği görülmektedir.  Kadına yönelik erkek şiddetinin ve şiddetin failinin erkek olduğunun görmezden gelinmesi, reddedilmesi veya muğlaklaştırılması, kadın örgütlerinin kadına yönelik şiddetle mücadelesini ve deneyimlerini görünmez kılmaktadır. Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Ulusal Eylem Planı’nda kadınların cinsiyetlerinden dolayı erkek şiddetine maruz kaldıklarını  ve  kadına yönelik şiddetle mücadele alanında bu perspektife sahip olan kadın örgütlerinin yürüttüğü çalışmaların esas alınması önemlidir.
  9. Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Ulusal Eylem Planı (2012-2015) ile ilgili çalışmaların nasıl yürütüldüğü, hangi kamu kurum ve sivil toplum örgütlerinin nasıl bir yöntem ile bu sürece dâhil olduğu, raporun hazırlanmasında bu kamu kurum ve sivil toplum örgütlerinin görüş ve değerlendirmelerinin ne ölçüde dikkate alındığı, bu yönde bir sonuç raporunun hazırlanıp hazırlanmadığı ve paylaşılıp paylaşılmadığı tarafımızca ve kamu tarafından bilinmesi zaruridir. Geçen sürede faaliyetlerin nasıl sonuçlandığı, hangi hedeflere ulaşıldığı, hangilerine ulaşılamadığı ve  faaliyetler sonucunda ne gibi değişimlerin olduğu belirsizdir.  Bununla birlikte, sonuçlanan faaliyet ve çalışmalarla ilgili veriler paylaşıldıysa, 2012-2015 ulusal eylem planında gerçekleşmeyip 2016-2019 eylem planında gerçekleşmesi planlanan faaliyet ve hedefler nelerdir? 

Özetle; yukarıda açıklamaya çalıştığımız sebepler göz önüne alındığında, yöntem ve içeriğe dair şüphe ve kaygılarımız giderilmedikçe ilgili kurum sıfatıyla böyle bir çalışma ve eylem planı içinde yer almamız mümkün görülmemektedir. 

Saygılarımızla,
Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı 

Biz aşağıda imzaları bulunan Kadın Sığınakları ve Danışma/Dayanışma Merkezleri Kurultayı bileşeni olan kadın örgütleri, iş bu yazı içeriğine katılarak, aynı görüşleri paylaştığımızı bildiririz. 

Adana Kadın Dayanışma Merkezi Ve Sığınma Evi Derneği (Akdam)

Adıyaman Kadın Yaşam Derneği

Antalya Kadın Danışma Merkezi Ve Dayanışma Derneği

Kadın Dayanışma Vakfı-Ankara

Buca Evka-1 Kadın Kültür ve Dayanışma (BEKEV)

Ceren Kadın Derneği (Diyarbakır)

Söke Kadın Sığınma Derneği-Aydın

ELDER – Çanakkale Kadın El Emeğini Değerlendirme Derneği ve Kadın Danışma Merkezi

Selis Kadın Derneği

Gökkuşağı Kadın Derneği

Kadınlarla Dayanışma Vakfı (KADAV)

Çiğli Evka 2 Kadın Kültür Derneği (ÇEKEV)

İzmir Kadın Dayanışma Derneği

Mersin Bağımsız Kadın Derneği (BKD)

Muş Kadın Derneği (MUKADDER)

Muş Kadın Çatısı Derneği

Yaşamevi Kadın Dayanışma Derneği (Şanlıurfa)

Van Kadın Derneği (VAKAD)

 

Leave a Reply