Skip to main content
Haberler

Kadınların adalete erişimi nasıl güçlendirilir?

By 9 Mayıs 2019No Comments

Sabancı Vakfı’nın finansal olarak desteklediği “Kadınların Adalete Erişiminin Güçlendirilmesi” projesi kapsamında Bilgi Üniversitesi İnsan Hakları Merkezi ile birlikte İstanbul, Bursa, Eskişehir ve Trabzon’da ikişer gün süren seminerler düzenledik. Mor Çatı gönüllüsü avukat Perihan Meşeli, seminerlerde öne çıkan konuları ve izlenimlerini aktardı:

Mor Çatı’dan destek alan kadınlara avukata ihtiyaç duyduklarında ve maddi durumları vekâlet ücreti için yeterli olmadığında bulundukları ilin barosunda bulunan Adli Yardım Bürolarına başvurarak ücretsiz avukat istemeye haklarının olduğunu söylüyoruz. Ancak kadınların geri dönüşlerinde ne yazık ki etkili desteği alamadıklarına şahit oluyoruz. Hatta bu durumun kadınların hak kaybına uğramalarına dahi neden olduğunu gözlemliyoruz.

İstanbul haricindeki birçok ilde 6284 sayılı Kanun hakkında adli yardım avukatlarına özel eğitim verilmediğini biliyoruz. İstanbul’da 6284 sayılı Kanun’a ilişkin özel eğitim almayan avukatlara 6284 sayılı Kanun başvurusu için atama yapılmıyor. Bu olumlu uygulamaya rağmen 6284 sayılı Kanun’da var olan bazı tedbirlerin özel eğitim alan avukatlar tarafından da bilinmediğini deneyimlemekteyiz. Örneğin kimlik ve adres bilgilerinin gizlenmesi, geçici velayet ve tedbir nafakasının bu kanun ile istenebileceğini Mor Çatı’ya başvuruda bulunan kadına aktardıktan sonra aynı kadının “Avukatım gizlilik tedbiri yok dedi.” veya “Geçici velayet istenemezmiş.” gibi bildirimleri olduğunu görüyoruz. Avukata ulaşamama, gerekli bilgileri alamama, yanlış bilgi verildiği için hak kaybına uğrama gibi durumlara sıklıkla rastlıyoruz. Bu nedenle daha etkin ve kadına yönelik şiddete karşı duyarlılığı da geliştirecek bir perspektifte Adli Yardım Bürolarından görevlendirilen avukatlara yönelik seminerler düzenlemek gerektiğini düşünüyoruz.

“Kadınların Adalete Erişiminin Güçlendirilmesi” projesi kapsamında İstanbul, Bursa, Eskişehir ve Trabzon’da ikişer gün boyunca oldukça verimli geçen seminerler düzenledik. Bu seminerlerde en başta kalıplaşmış toplumsal cinsiyet rollerinin kadına yönelik şiddetle nasıl iç içe olduğunu konuştuk. Toplumsal cinsiyet eşitliğinin önemine değindik. Adli Yardım Bürosu’ndan bize ulaşan veya kendi özel davalarımızda çalıştığımız şiddete maruz kalıp hukuki mücadeleye karar vermiş kadınlar ile ilk telefon görüşmemizden, dava sürecindeki yaklaşımımıza, avukat olarak sınırlarımıza uzanan duyarlı duruşun dilekçelerimize ve araştırmalarımıza nasıl yansıyacağını uzun uzun konuştuk. Böylelikle her bir kazanımın kadına yönelik şiddet çarkına çomak sokacağına dikkat çektik. Şiddetin kadınlarda yarattığı fiziksel ve psikolojik etkiler unutulmadan, onlarla kurulan iletişimin önyargıdan uzak olması gerektiği ve kararları ne olursa olsun öfkeden uzak yaklaşımın ne kadar önemli olduğunu çeşitli örneklerle aktardık. Avukatlar olarak kadınların hikayelerinden etkilendiğimiz; öfke ve diğer duygularımızla baş edemediğimiz durumlarda süpervizyonla veya meslektaşlarla bir araya gelip konuşarak ya da kişisel destekler alarak çalışmanın öneminden bahsettik.

Hukuk mekanizmalarını kullanırken yaratıcı olabileceğimizi, kadının ihtiyaçlarını düşünerek kanunda yazmasa dahi birtakım tedbirlerin alınabileceğini konuştuk. Kadına yönelik şiddet konusundaki uluslararası mekanizmaların neler olduğunu ve nasıl çalıştıklarını; bu mekanizmalara başvuru usullerini konuştuk. Özellikle tüm illerde CEDAW’a bireysel başvuru yapılabileceğine ilişkin bilgi tüm katılımcılarda heyecan uyandırdı. AİHM’e başvuru usullerini pratik bilgilerle yeniden işledik. Yine kanun hükmünde olan İstanbul Sözleşmesi’ne dilekçelerimizde yer vermenin önemine değindik.

6284 sayılı Kanun, Medeni Kanun ve Ceza Kanunu’nda kadınları ilgilendiren hükümleri beraber örneklerle yeniden işledik. 6284 sayılı Kanun’un uygulamasında en az rastladığımız geçici maddi yardım, kreş desteği, gizlilik, geçici velayet, tedbir nafakası tedbirlerini kadının ihtiyacına uygun olduğu takdirde mutlaka istemek gerektiğini vurguladık. Medeni Kanun’da boşanma, velayet ve mal rejimine ilişkin genel bilgileri kararlarla birlikte tazeledik. TCK 233. Madde “Aile hukukundan kaynaklanan yükümlülüğün ihlali” suçunun uygulamada unutulduğunu hep beraber fark ettik.

Yine boşanma dosyası için atanan avukatın aynı zamanda boşanma davasını da ilgilendiren ceza dosyasında (örneğin eşe karşı kasten yaralama) avukat olabilmek için Adli Yardım’dan atama yapılabileceği bilgisi de katılımcılar tarafından heyecanla karşılandı. Her ne kadar barolarda ceza (CMK) ve hukuk (Adli Yardım) ayrımı yapılmış ise de Adli Yardım üzerinden görevlendirme yapılan ceza davası örnekleri konuşuldu. Bu bilgiler ile Adli Yardım’dan yapılan görevlendirmenin ötesinde yapılması gereken hukuki işlemler için başvuran kadınları yönlendirmemizin ne kadar önemli olduğuna değindik.

Çeşitli illerden paylaşılan deneyimler bize Adli Yardım avukatlarının kadına yönelik erkek şiddeti konusunda özel yaklaşıma dair teknik eğitimlerin verilmesinin ne kadar önemli olduğunu gösterdi. Dört ilde yüksek katılımla gerçekleştirilen bu seminerlerin ortak ve en önemli sonuçlarından biri ise baronun toplumsal cinsiyet eşitliğine duyarlı bir perspektiften yola çıkarak avukatlara düzenli eğitim vermesinin şart olduğu idi.

Leave a Reply