Skip to main content
Raporlar

Koronavirüs Salgını ve Kadına Yönelik Şiddet / Mor Çatı Eylül – Ekim 2020 Raporu

By 1 Aralık 2020Aralık 23rd, 2020No Comments

Kadına yönelik şiddetle mücadele alanındaki kanun ve yönetmeliklerin kamu görevlilerinin keyfi tavırları, bilgisizlikleri ve kadınlara yönelik ayrımcı tutumları nedeniyle gerektiği gibi uygulanmadığını her dönem gözlemliyoruz. Bu durumu iyileştirmek için herhangi bir önlem, kanunu uygulamayarak suç işleyen kamu görevlileri için yaptırım olmaması kadına yönelik şiddetle mücadelede kemikleşmiş sorunlar yaratarak kadınların şiddetten uzaklaşmalarının önünü kesiyor.

Önceki aylarda hazırladığımız raporlarda da paylaştığımız üzere pandemi koşulları ve ekonomik krizin yarattığı yoksulluk kadınları derinden etkilemeye devam ederken sosyal yardım başvurularının gerekçesiz reddedilmesi ve çok uzun süre değerlendirmede kalması ile sık sık karşılaşıyoruz. Kadınlar bu başvurular esnasında kötü muameleye maruz kaldıklarını aktarıyorlar. Görevliler kadınların öykülerini dinleyerek ihtiyaç analizi yapmak yerine standart kriterlere göre başvuruları değerlendiriyor, yardıma ihtiyaç duyduğu için kadınlara bağırma, kötü davranma hakkını kendilerinde görebiliyor. Bu başvuruların değerlendirilmesinde en temel sorunlardan bir diğeri ise kadınların birey olarak ihtiyaçlarının gözetilmiyor oluşu. Ailesi ya da kocası ile yaşayan kadınların başvurularının standart olarak hane içi gelire göre değerlendiriliyor oluşu hanedeki gelirden pay almıyor olmaları ihtimallerinin, kendi yaşantılarını kurma ihtiyaçlarının ve çocukları gibi kendilerine bağlı kişilere verdikleri bakımın yarattığı ihtiyaçların görmezden gelindiğini gösteriyor. 

Şiddetten uzaklaşabilmek için en önemli mekanizmalardan olan kadın sığınaklarına dair verilen yanlış bilgiler, sığınaklardaki koşulların ve desteklerin nitelik sorunu kadınların sık paylaştığı sorunlar arasında. Genellikle karakol başvurularında polisler sığınaklara dair yanlış ve caydırıcı bilgi veriyorlar. Özellikle çocuklarını yanlarında götüremeyeceklerine dair yanlış bilgiler nedeniyle kadınlar sığınağa gitmekten vazgeçebiliyor ya da çocuklarını şiddete maruz kalma risklerinin bulunduğu evlerde bırakmak durumunda kalıyorlar. 12 yaşından büyük oğlan çocuklarının anneleri ile sığınaklara alınmıyor olması ısrarla çözüm bulunmayan sorunlardan bir diğeri. Çocuklarını bırakmak istemeyen kadınlar sığınağa gitmemeyi tercih etmek durumunda bırakılıyorlar. Başka sığınaklarda kalan kadınlar da Mor Çatı’yı arayarak destek talebinde bulunabiliyor. Sığınakta nitelikli ve bütüncül sosyal destek alamıyor olmaları nedeniyle haklarına erişmekte güçlük çeken ve farklı ihtiyaçları karşılanmayan kadınlar Mor Çatı’dan destek isterken içinde bulundukları koşulların güçlendirmekten oldukça uzak olduğunu da paylaşıyorlar. Özellikle sığınakların katı kurallarının kadınlara kendilerini kötü hissettirdiğini ve yeniden bir hayat kurma mücadelelerini güçleştirdiğini görüyoruz.

Eylül ve Ekim aylarında Mor Çatı’dan destek alan kadınların deneyimlerinden bir kısmını ve gözlemlerimizi aktarıyoruz:

  • Maruz kaldığı şiddet nedeniyle çocuklarıyla beraber sığınak başvurusu yapan ve İlk Kabul Birimi’ne yönlendirilen bir kadın burada karşılaştığı kötü muamele yüzünden şiddet yaşadığı evine döndüğünü aktardı. Sabah 7’de verilen kahvaltıyı çocukları uyanmadığı için kaçırdığında görevliler tarafından cezalandırılarak çocuklarıyla öğle yemeğine kadar aç bırakıldığını paylaştı. Bu deneyimden sonra sığınak hakkından yararlanmakta çekiniyor ve bu nedenle şiddete maruz kaldığı evde kalmaya devam ediyor.
  • Kocasından yıllarca gördüğü şiddet çocuklarına da yönelmeye başlayınca bulunduğu şehri çocukları ile birlikte terk ederek ev tutan bir kadın, ikametgah adresi ve çocuklarının okul kaydı için 6284 sayılı Kanun kapsamında Aile Mahkemesi’ne gizlilik talebinde bulunduğunu fakat mahkeme tarafından red kararı verildiğini aktardı. İki defa itiraz hakkını kullanmasına rağmen bu yasal hakkından yararlanamadığını paylaştı.
  • Kocası cezaevinde olup çocuğuyla bir hayat kurmaya çalışan kadın genel sağlık sigortasından yararlanmak için kaymakamlık sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakfına başvurduğunu fakat başvurusunun 2 defa hiçbir sebep gösterilmeden reddedildiğini aktardı. CİMER’e yazıp şikayette bulunmasının ardından kuruma çağırılarak ciddi bir hastalığı olup olmadığının sorulduğunu, olmadığını söyleyince başvurusunun yine işleme alınmadığını aktardı.
  • Psikolojik destek ihtiyacı için ALO 183’ü arayan bir kadın, sistemin çok yoğun olduğu ve sonra araması gerektiği cevabını aldığını paylaştı. Kadına uygun yönlendirme yapılmamış olduğunu gördük.
  • Bir kadın, kocasının kendisine darp izi kalmayacak şekilde fiziksel şiddet uygulamasının ardından polise gittiğini, polis fiziksel şiddet var mı diye sorduğunda fiziksel şiddete maruz kaldığını fakat darp izi olmadığı için ispatlayamayacağını söylediğini aktardı. Bu cevabı alan polisin kadını fiziksel muayene için hastaneye götürmemiş olduğunu gördük. Kadın ayrıca polisin “fiziksel şiddet olmadığı” gerekçesiyle uzaklaştırma kararını kendilerinin veremeyeceğini söyleyip savcılığa gitmesini söylediklerini paylaştı.
  • Pandemi nedeniyle iş bulamayan, boşanmış ve küçük yaştaki çocuğuna tek başına bakan bir kadın yaptığı sosyal ekonomik destek başvurusunun gerekçe gösterilmeksizin reddedildiğini, kaymakamlığa ekonomi destek için başvurduğunda ise görevlilerin her defasında azarlayarak bağırdığını ve başvurusunu işleme almadığını aktardı. Çocuğunun bakımını ayda 500 TL iştirak nafakası ile karşılamaya çalışıyor.
  • Baroya 6284 sayılı Kanun kapsamında bazı tedbir kararlarına başvurmak için avukat talebiyle başvuran bir kadın, telefonda kendisinin ayrıntılı bir şekilde dinlenmediğini ve çalışan olduğunu öğrenince sadece “fakirlere yardım ettiklerini” söyleyerek reddettiklerini aktardı. Kadının deneyimini öğrendikten sonra baroyu aramamız üzerine kadını daha iyi bir şekilde dinlediler ve 6284 sayılı Kanun’a dair bir başvuru olduğu için randevu verdiler.
  • Partnerinden psikolojik ve fiziksel şiddet gören bir kadın şikayetçi olmak için polise gittiğinde polisin partneri ile görüştürmeyi teklif ettiğini ve “Uzaklaştırma kararını aldıktan sonra adamla dışarıda görüşürseniz ceza alırsın” dediğini aktardı. Polisin bu örnekte şiddet uygulayan ile kadını bir araya getirmeye çalışarak ve yanlış bilgi vererek görev ihmali yaptığı görülmektedir.
  • Kocasının ekonomik şiddetine maruz kalan, çalışmasına izin verilmeyen ve çocuklarının eğitim masrafları karşılanmayan bir kadın sosyal yardımlardan yararlanmak için sosyal yardım ve dayanışma vakıflarına ve sosyal hizmet müdürlüklerine başvurduğunu, kurum çalışanlarının ise ev ziyareti yapmak ya da kadının hikayesini ayrıntılı bir biçimde dinleyip o doğrultuda destek sunmak yerine durumunu muhtara sorduğunu aktardı. Muhtarın “Bu aile çok zengin” demesi üzerine herhangi bir destek alamadığını paylaştı.
  • Maruz kaldığı şiddet nedeniyle 11 yaşındaki kızıyla birlikte sığınak başvurusu yapan bir kadın polisler “Kızını yurda gönderirler. Onu yanına alma” dediği için tek başına sığınağa yerleştiğini ve aylardır kızını göremediğini aktardı. Çocuğun bulunduğu evde şiddet görme riski de bulunduğu için kadına bulunduğu sığınaktaki sosyal çalışmacısından destek istediğini fakat destek olmadıklarını paylaştı. 6284 sayılı Kanun kapsamında geçici velayet alma hakkı olduğu konusunda bilgilendirilmediği ve gerekli mekanizmaların devreye sokulması için destek olunmadığı için kadın ve çocuk birbirlerini 6 aydır göremiyor.
  • Devlet sığınağında kalan iki kadın pandemi döneminde sığınak koşullarının adeta cezaevine döndüğünü aktardılar. Kadınların sokağa çıkmalarına izin verilmediğini, bu durumdan ötürü iş ve ev bulmalarının imkansız hale geldiğini paylaştılar.
  • Maruz kaldığı şiddet nedeniyle  karakola başvuran bir kadın, kendisi ile görüşen polisin şiddet uygulayan ile samimi olduğunu ve kendisine “Şimdiye kadar niye aramadın?”, “Sen ne anlatıyorsun ya sen iyi değilsin. Git bir psikologa görün” gibi şeyler söylediğini ve sığınağa gitmek istediğini söylemesine rağmen götürmediğini aktardı. Polisin bu keyfi tutumu nedeniyle 3 hafta daha şiddete maruz kaldığı evde kalmak durumunda kaldığını aktardı.
  • Şiddete maruz kaldığında 155’i arayıp destek isteyen bir kadın, gönderilen ekibin önce darp raporu almak için kendisini hastaneye sonra da bir karakolun aile içi şiddet birimine götürdüğünü aktardı.  Bu iyi uygulamanın ardından, aile içi şiddet birimindeki polislerin uzaklaştırma kararı biz vermiyoruz diyerek kendisini adliyeye yönlendirdiğini aktardı. Daha sonra aynı birime 2 şikayette bulunmak ve 6284 kararının uygulanması için gittiğini ve her defasında polislerin caydırmaya çalıştığını paylaştı. Polislerin kocasının yanında kendisine “Kocan seni seviyor. Şikayetçi olursan şikayetini geri alamazsın adam hapse girdikten sonra sana daha çok kinlenir sonra daha fazlasını yapar” “Çocuğunu kaçırırsa bir şey yapamayız” “Sığınağa gidersen yerde yatarsın” gibi caydırmaya yönelik sözler sarf ettiğini aktardı. Kadının bu kötü uygulama sonucunda şikayetini geri aldığını öğrendik.
  • Sığınak talebi ile karakola başvuran bir diğer kadın karakoldaki polisin kendisine sığınaklara genelev gözüyle bakıldığını, orada kalırsa çocuğuna süt almak için belki bedenini satmak zorunda kalacağını söyleyerek kocasının yanında kalmaya teşvik ettiğini aktardı.
  • Bir kadın boşanma esnasında hakimin 750 TL iştirak nafakası bağladığını ve kendisine “Kızım verirse verir, vermezse peşine düşme” dediğini aktardı. Nafakayı alamadığını fakat hakkını aramaya çekindiğini paylaştı.
  • Sığınaklara 13 yaş ve üstü oğlan çocukları alınmadığından 13 yaşındaki oğlunu bırakmamak için sığınağa gitmek yerine ailesinin yanına gittiğini aktardı. Ailesi halihazırda kocası tarafından tehdit edildiği için can güvenliğini sağlayamıyor.
  • Bir kadın öncelikle iyi bir uygulama deneyimini paylaştı Kocasından gördüğü şiddet nedeniyle polise başvurduğunda karakoldaki kadın polisin kendisini izole ve güvenli bir odaya alarak yaşadığı şiddete dair destek verdiğini, hakları ve sığınak süreci üzerine bilgi verdiğini ve bu şiddette maruz kalmak zorunda olmadığını söyleyerek kendisini cesaretlendirdiğini aktardı. Daha sonra talebi sonucunda yerleştirildiği devlet sığınağında ise kötü bir deneyim yaşadığını  aktardı. Kendisi ile sadece ilk kabul aşamasında  görüşüldüğünü, sonra zaten başka şehre transfer edileceği söylenerek 2 ay kendisi işe hiçbir görevlinin görüşme yapmadığını ifade etti. Devlet sığınağında kaldığı 2 ay boyunca kimliğinde evlenmeden önceki soy ismi yazmasına ve bu yasal işlemlerine engel teşkil etmesine rağmen görevliler tarafından bu durumun fark edilmediğini, ancak vekâlet sürecinde kimliğinin güncel olmadığı fark edildiğinden avukatlık işlemlerinin de tamamlanamamış olduğunu paylaştı.
  • Gizlilik kararı olan bir kadın Covid-19 test sonucunu e-nabız sistemine düşmediği için öğrenemedi. Karantinada olduğundan dolayı evden çıkamayan kadın hastaneyi telefonla arayarak da bilgi alamadı. Uzun uğraşlar sonrasında test sonucu hastanenin sosyal hizmet uzmanıyla yapılan görüşme sayesinde öğrenilebildi. Gizlilik kararı olan kadınların Covid-19 testlerine güvenli bir şekilde ulaşabileceği bir mekanizma bulunmaması kadınları riskli altında bırakıyor. 
  • Partnerinin cinsel saldırısına maruz kalan bir kadın şikâyetçi olmak üzere polise başvuruda bulunduğunda polisin “Yeni mi aklına geldi şikayetçi olmak?” “Neden aramadın öncesinde?” gibi sorularıyla karşılaştığını paylaştı. Hali hazırda dile getirilmesi güç olan şiddet deneyiminin kadını suçlayan bir yerden iletilmesi birçok kadının polise başvurmasının önünde engel oluşturabiliyor.
  • Kendisine cinsel saldırıda bulunan kişi ve yakınları tarafından tehdit edilen bir kadın polisten destek istediğinde “O bir şey yapmaz”, “Bu adam uzman çavuş, bir şey yapamaz” diyerek şikayetini almadıklarını ifade etti. 
  • Bir kadın 6 aydan uzun süredir ısrarlı takibine, taciz ve şiddetine maruz kaldığı adamı jandarmaya şikayet etmek için gittiğinde jandarmanın olaya keyfi yaklaştığını aktardı. Jandarmanın 6284 sayılı Kanun’a dair bilgilendirmek yerine fail hakkında “Bu adam saplantılı, boşver, başkasına saplanana kadar böyle şeyler yapmaya devam edecek” gibi şeyler söylemekten başka bir şey yapmadığını aktardı.
  • Kardeşi ile birlikte uzun yıllardır ailesinin baskı ve psikolojik şiddet uyguladığı genç bir kadın yine kardeşi ile birlikte ailesinin fiziksel şiddetine maruz kaldıktan sonra polise başvurduğunda polisin kendilerini caydırmaya çalıştığını aktardı. Polis memurunun kendilerine “Dayak cennetten gelir, eskilerde de böyledir” deyip şiddeti normalleştirdiğini ve “Anne babanla mahkemede karşı karşıya gelmek ne kadar doğru diyerek” şikayetlerinden vazgeçirmeye çalıştığını söyledi. Darp sırasında orada bulunan fakat müdahale etmeyen aile bireylerine karşı ise darp etmedikleri gerekçesi ile 6284 sayılı Kanun kapsamında uzaklaştırma kararı çıkartılmadığını, uzaklaştırma kararının sadece darp eden aile bireylerine karşı çıkartıldığını aktardı. Olayın akabinde darp raporu almak için gittikleri hastanede kendisi ve kardeşini muayene eden doktorun ise vücutlarındaki ağrılarına dair şikayetlerini dikkate almadığını, sadece yüzeysel bir muayene yaptığını aktardı. 
  • Bir kadın 10 yıldan önce boşanmış olduğu eski kocasının ısrarlı takibine maruz kaldığını ve en son evine gelip kendisini darp ettiğini, şikayet etmek için 155’i aradığında polislerin olay yerine gelmesi çok uzun sürdüğü için karakola kendi imkanları ile gitmek zorunda kaldığını aktardı. Karakola gidip durumu aktardığında hakaret ile karşılaştığını ve polis memurlarının ifadesini karakol bahçesinde almaya çalıştığını söyledi. Ancak mahremiyetinin ihlal edildiğini söyleyip itiraz ettiğinde karakol içine geçildiğini ve ifadesinin orada alındığını aktardı.  
  • Uğradığı cinsel saldırı sonrası şikayet için polise giden mülteci trans kadın polislerin kendisine dışlayıcı ve ötekileştirici söylemlerde bulunduğunu aktardı. Kendisini şikayetçi olması halinde sınır dışı edileceğiyle tehdit ettiklerini ve şikayetçi olmaktan caydırdıklarını aktardı. İfadesi alınmadığı gibi hastaneden rapor alınması konusunda da yönlendirilmemiş olduğunu gördük.
  • 1 yıl önce şiddet uyguladığı için kocasından ayrılan, çocuklarıyla birlikte kendisine bir hayat kuran bir kadın, kocasının kendisini tuzağa düşürerek tecavüz ettiğini aktardı. Suç duyurusunda bulunup ve savcıdan gizlilik kararı istediğinde bu kararın sadece terör suçlularına verildiğinin kendisine söylendiğini aktardı. Bu yanıltıcı ve eksik bir bilgi karşısında savcıya “Kadınlar boşuna boğazlanmıyor” dediğinde ise savcının kendisini azarladığını paylaştı. 
  • Şiddet uygulayan kocası pandemi sürecinde cezaevinden salındığı için Mor Çatı’yı arayan bir kadına sığınağa gidebileceği yönünde bilgi paylaşıldığında, 2017’de çocuğuyla birlikte gittiğini fakat sığınağın cezaevi gibi olduğunu, çocuğu dışarı çıkmak istediği ve durmadığı için ancak 1 hafta dayanabildiklerini ve sonrasında yeniden eve döndüklerini aktardı.
  • Daha önce sığınakta kalmış bir kadın “sığınmaevine gittiğimde sanki biz mahkumuz da bize öyle davranıyorlardı” diyerek sığınakta yaşadığı baskı ve kötü muameleyi dile getirdi. Çocuğu için yeterli gıdaya dahi erişemediğini aktardı.
  • Kocası tarafından evden atıldığı için 5 aydır kız kardeşinin yanında kalırken çocuğuna yardım almak için Sosyal Hizmet Merkezi’ne başvurusu yapan bir kadın, başvurusunun kız kardeşi çocuk yardımı alıyor diye reddedildiğini aktardı.
  • Sığınağa talebiyle ALO 183’ü arayan bir kadın “nakil işlemlerimiz var Cuma günü (1 gün sonra) arayın sizi alalım” şeklinde yanıt aldığını aktardı.

Leave a Reply